Victoria 3 günlüklerinde bu hafta ticaret rotalarından, gümrük vergisinden ve ambargolardan bahsediliyor.
Para savaşlar için çok önemli demiştik. Ticaret ise özellikle Viktorya Dönemi’nde uluslar için katbekat önemli. Victoria 3’ün geçtiği dönemde insanlar ticareti daha önce görülmemiş boyutlara taşımıştı. Sanayileşme ile ülkeler önce kolonilerini anavatanlarına daha yakından bağlamış, bu yakınlık daha sonra diğer ülkelere uzanmıştı. Haritada ulusları birbirine bağlayan ticaret rotaları, modern dünya anlayışımızın temelini oluşturuyor.
Peki ticaret nedir? Çok basit bir soru olabilir ama sistemleri anlamak için önce bu sistemleri oluşturan yapıtaşlarını anlamalıyız. Ticaret, iki pazar arasındaki mal alışverişidir. Şirketler veya uluslar arasında değil, pazarlar ve buna bağlı olarak ticaret merkezleri arasında yapılıyor. Aralarında fark yok gibi görünse de bir ülkenin ekonomisi ve pazarı, ülkenin hükûmetiyle aynı değildir. Hükûmet ekonomiyi etkileyebilse de çoğu zaman tam kontrolü yoktur. Kısacası, pazarınızdaki ticareti etkileyip teşvik edebilirsiniz fakat asla (oyundaki tek ülke olmadığınız sürece) tam olarak kontrol edemezsiniz.
Ticaret oyuncuların ve yapay zekânın isteğiyle ulusal pazarlar arasında yapılsa da bu alışveriş o ülkelerin ticaret merkezlerinde gerçekleşir. Ticaret merkezleri daha önce konuştuğumuz şehir merkezlerine benzer bir şekilde işler. Sizin elinizle inşa ettiğiniz binalar değildir, ticaret rotalarında malların toplanması ve gönderilmesi gibi işlerin yapıldığı yerleri temsil ederler.
Sanayileriniz için bir ithalat rotası oluşturursanız ülkenizde bunun sonucu olarak çeşitli ticaret merkezleri oluşur. Şehir merkezleri sanayinin etrafında gelişirken ticaret merkezleri pazar merkezleri ve limanlarınız etrafında gelişir. Ticaret merkezlerinin tam olarak nerede çıkacağını belirleyemezsiniz fakat altyapının ve çalışacak insan gücünün bulunduğu eyaletlerde limanlar inşa ederek teşvik edebilirsiniz.
Limanın ve insanın olduğu yerde büyük ihtimalle ticaret olur, şanslıysanız kâr da edersiniz.
Evet ticaret merkezlerinde insanların çalışması gerekiyor. Ticaret malları birdenbire bir ülkeden diğerine gitmez. Bürokrat, işçi, yazman gibi insanlar ticaret mallarını indirip yükler, ne kadar indirilip yüklendiğini sayar, vergiyi hesaplar ve bir yerden diğerine gönderir. Bunlar devletin aksine genellikle başında kapitalistlerin olduğu özel şirketler tarafından yönetilir. Gerekli iş gücüne sahip olmadan istediğiniz miktarda ticaret yapamayabilirsiniz fakat korkmayın, ticaret merkezleri her zaman göç alan yerler olmuştur. Hem iç hem de dış göçmenler yeni ve daha iyi bir hayat arayışlarına genellikle ticaret merkezlerinde başlar.New York’ta getirip götürülen ticaret mallarının fazlalığı, insanların da New York’a daha kolay ulaşabileceği anlamına geliyor.
Ticaret merkezleri, yönettikleri rotanın iki tarafından da gelir elde eder. Topladıkları gelir ne kadar ticaret malının geçtiğine ve iki tarafın pazarındaki fiyatlara göre değişir. Gelir, çalışanlara ayrılır ve diğer tüm sanayiler gibi vergilendirilir. Yani ticaretten kimin para kazandığını ekonominizin geri kalanı gibi yasalarla belirleyebilirsiniz.
Her ülke ticaret yapabilir. Verimli bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak, ekonomiye zarar verdiğinde engellemek, mümkün olduğunda kâr edebilmek ülkenin ticaret politikasına göre belirlenir. Ambargolar ve gümrük vergileri de aynı politikalara bağlıdır. Evet, oyunda gümrük vergileri olacak.
Eskiden bir kategori vardı, şimdi iki tane var!
Yasalar günlüğünü yazdığımızdan beri ekonomi yasalarına bazı değişiklikler yaptık. Ekonomik sistem önceden hem iç hem de dış ekonomi politikasını etkilerken bunlar şimdi ikiye ayrıldı. İç ekonomiyi etkileyen Ekonomik Sistem ve uluslararası işlerinizi etkileyen Ticaret Politikası. Buna göre ticaret politikası gümrük birliklerini, ambargo ve gümrük vergisi koymayı, yaptığınız ticaretin ne kadar verimli gerçekleştiğini kontrol ediyor.
Ticaret politikası yasaları 4 farklı ideoloji kategorisine ayrılır.
Ambargolar, hükûmetlerin ulusal pazarlarını ve çıkarlarını korumada nüfuzlarını kullanabileceği bir araçtır. Hemen hemen her ülke bir ürüne ambargo uygulayabilir fakat ambargonun etkisi ticaret politikasına bağlıdır. Korumacılık ilkelerine göre davranan bir hükûmet, daha serbest ticaret politikasına sahip ülkelere göre daha etkili bir ürün ambargosunu daha kolay uygulayabilir. Yukarıda otorite değil de nüfuz dediğimi fark etmiş olabilirsiniz. Ülkenizde vergi getirmek için otorite gerekirken ambargo koymak nüfuza mal olur. Çünkü ambargonun uygulanıp uygulanmayacağı ülkelere nüfuz etme gücünüze göre değişir. Adil ticaret antlaşmaları yapmayı reddetmek diplomasiniz için zorlu olacaktır.
Korumacılık sayesinde ambargo koymak hem daha kolay hem de daha etkilidir.
Ancak ambargolar kesin bir şey değil. Bir ticaret malının ülkenize ticaretine ambargo koyabilirsiniz fakat tamamen durduramazsınız, sadece girmesini zorlaştırırsınız. Başka bir ülke ambargolu bir ürünü ülkenize sokmaya çalışabilir fakat normalden daha fazla uğraş gerektirir. Tarihte hepimizin üzerinde anlaşabileceği bir gerçek vardır. Bir şeye ambargo koymak, onu yasadışı yapmak ürünün hareketini zorlaştırır fakat başka bir ülkenin çıkarı söz konusuysa veya para kazanma ihtimali varsa asla tamamen durdurulamaz.
Gümrük vergisi sayesinde ülkeler iki pazar arasındaki ticarete kendilerini aracı olarak koyabilirler. Ülkenin çıkarlarını korumanın yanı sıra hak ettiğini düşündüğü geliri de böylece alabilirler. Gümrük vergisi hem ihraç edilen hem ithal edilen mallarda bulunur. Sonuçta tüketim vergisiyle istediğini alamayan hükûmetler parayı başka yerlerde arar. Gümrük vergisinin oranı seçilen ticaret politikasına bağlıdır. Merkantilist bir ülke ithalattan daha fazla ihracat yapmak ister, bu yüzden ithal ürünlerdeki gümrük vergisi daha yüksek olur. Korumacılıkta ise bu oran eşittir. Serbest Ticarette ise gümrük vergisini pek umursamazlar, kârı başka yerlerde ararlar.
Yasalar ihracat/ithalattaki gümrük vergisi oranını belirlerken bütçe ekranında vergi seviyesi ayarlanabilir. Vergi seviyesinin ülkenize daha fazla gelir getirmekten başka işlevleri var. Öncelikle nüfusunuza çeşitli fırsatlar sunar. Düşük gümrük vergisi ticareti teşvik ederken yüksek gümrük vergisi ticaretin verimliliğini azaltır. Sonuçta ülkenin ticaretten kazandığı pay büyükse nüfusunuzun ticaret yapma isteğinin ne kadar fazla olmasını bekleyebilirsiniz ki?
Yüksek gümrük vergisi şirketlerin elde ettiği kârı azaltır, rahat ticaret yapılmasına mâni olur.
Peki bu dönemde var olan serbest limanlarının rolü ne? Serbest limanlar ambargolara ve gümrük vergilerine rağmen bir ulusal pazara erişiminiz olan yerlerdir. Bir ülkenin pazarındaki malları dışarı aktarmak için, normalde bulunan engellerin arasında açtığı boşluk denilebilir. Serbest limanlar sayesinde limanın komşu olduğu bölgelerdeki ambargolar ve gümrük vergileri es geçilebilir. Bir pazarı dışarıya açmanın kalıcı bir yöntemi olarak görülebilir fakat buna karşılık olarak daha kalıcı bir yatırım gerekir. Serbest limanlar bir liman olduğu için zamanla ticaret merkezine dönüşür ve işleyebilmesini için altyapı, iş gücü gerekir. Böyle bir kârlı girişime yatırım yaparken onu sizden almak isteyecek emperyalist güçlerden de koruyabileceğinizden emin olun.
Portekiz oyunun başında Makao Serbest Limanı’na sahip. Oldukça kârlı fakat bu kadar kârlı olması büyük güçlerin dikkatini çekecek mi?
Gümrük birliklerinin buradaki rolünü merak edebilirsiniz. Daha önceki günlükten de hatırlayabileceğiniz üzere gümrük birlikleri iki veya daha fazla ülke arasında yapılan, bir ülkenin diğerinin ulusal pazarına tabi olmayı kabul ettiği antlaşmalardır. Ulusal pazarınızı başka bir ülkenin pazarına bağlarsanız onların belirlediği ekonomik sistem ve politikaları kabul etmiş olursunuz. Diğer ulusal pazarlarla ticaret yapmaya devam edebilirsiniz fakat pazardaki belirli ürünlere ambargo koyamazsınız, genel gümrük vergisi politikaları uygulayamazsınız. Ancak toplanan gümrük vergilerinden de üstünüze düşen payı alırsınız. Bu durum sizin için bazen yararlı olabilir ve bazen de gelirinize büyük ölçüde zarar verebilir. Önceki günlüğü özetlemek gerekirse, “duruma göre değişir”.
Ticaret ve gümrük vergileri hakkında diyeceklerimiz bu kadardı. Bu sefer daha açık anlattım mı bilmiyorum ama kısa yazdığım kesin. Gelecek hafta Johan Jons nakliye rotaları hakkında konuşacak. Görüşmek üzere!