Victoria 3’te Kölelik

Victoria 3 geliştirici günlüklerinde bu hafta oyundaki kölelik sistemine dair bilgiler veriliyor.

Herkese merhabalar, bir başka Victoria 3 geliştirici günlüğüyle karşınızdayız. Bugün Victoria devrinin en önemli siyasi ve insani meselelerinden biri olan kölelikten bahsedeceğiz. Bu sebeple, oyunda köleliğin işleyişine geçmeden evvel köleliğin oyunda yansıtılışında sahip olduğumuz felsefeden bahsetmek isterim.

Kölelik bir insanlık suçu, bu sebeple dönem olarak veya mekaniksel bağlamda köleliği barındırması gereken birçok oyun ya köleliği görmezden geliyor ya da (istikrar kaybı pahasına ekonomik bonuslar sağlaması gibi) çok basite indirgiyor. Victoria 3’te farklı bir yol izlememizin başlıca iki sebebi var.

Bunlardan birincisi, daha önce de bahsettiğim üzere dönemin siyasi ortamının çok önemli bir unsuru olması ve başta Amerikan İç Savaşı olmak üzere birçok çatışmanın fitilini ateşleyen unsurlardan biri olması. Eğer oyuna köleliği eklemeseydik, bu çatışmalar anlamsızlaşabilirdi. Diğer, daha önemli sebebi ise Nüfus sistemimizde 1836’daki herkesi yansıtma amacı güdüyor olmamız, eğer köleleştirilmiş insanları tarihin dışına itersek veya onları basit bir etki olarak yansıtırsak nasıl bir mesaj vermiş oluruz?

Bunun yerine köleliğin sebeplerini, bu yapıyı ve sistemi, bu sistemden etkilenen insanları ve bu sisteme karşı savaşanları olabildiğince tarihsel bir biçimde yansıtmak istedik. Bunun bu konuda izleyebileceğimiz en saygılı yol olduğunu ve Victoria 3’ün olmak istediği oyun olabilmesi için en doğru seçenek olduğunu düşünüyoruz. Şimdi gelin köleliğin ve köle nüfusların nasıl işlediğinden bahsedelim.

İşe Alım ve Mesleki Yeterlilik mekaniklerinden bahsedilen geliştirici günlüğünde, Victoria 2’deki kölelerin bir Nüfus Türü olduğundan, Victoria 3’te ise bunların Meslek bazında ele alındığından bahsetmiştik. Bu ‘mesleğe’ sahip nüfuslar diğerlerinden daha farklı bir şekilde işliyorlar. İlk olarak, bu nüfuslar maaş beklentisiyle işe alınmıyor ve nerede çalışacaklarına kendileri karar vermiyorlar. Köleler daha iyi maaş veya seyahat hakkı üzerinden köle olmayı bırakıp meslek değiştiremiyorlar.

2021_09_14_2.png

Bu köleler açlıktan ölmemelerini sağlayacak miktarda mal tüketiyor, bu da nüfus artışını yavaşlatırken bu Nüfusu oluşturan insanların sefalet içerisinde yaşadıkları anlamına geliyor.

Köleleri ‘işe alan’ binalar da diğer mesleklere nazaran daha farklı bir şekilde işliyorlar. Eğer bir eyalette köle bulunuyorsa, işçi veya çiftçi çalıştırması gereken belli başlı binalar (mesela tarlalar) bunun yerine köle çalıştırabiliyor. Örneğin köleci bir eyalette yer alan Pamuk Tarlasında 4000 işçi çalışabiliyorsa, bunu 2240 köle 1760 işçi şeklinde de yapabiliyor, 4000 işçi 0 köle şeklinde de yapabiliyor. Binalar genellikle ekonomik faydaları neticesinde köle varsa köleleri kullanmayı tercih ediyorlar.

Peki bu bahsedilen ekonomik faydalar nedir? İlk olarak, bu faydalar binanın sahipleri açısından fayda, Pamuk Tarlası üzerinden düşüneceksek varlıklı aristokratlar fabrikalarında kölelerin çalıştırılmasından faydalanırlar. Maaş ödemek yerine, bu binalar yasalar ve karlılık neticesinde bir hayat standartı belirler ve bu standartı sağlayacak miktarda mal satın alır. Bu standart her zaman açlık seviyesinde olmayabilir fakat hiçbir zaman temel ihtiyaçların ötesine geçmez.

Mevzubahis malların satın alımı bina gideri olarak yansır ve her zaman bir işçiye maaş ödemekten daha ucuza gelecektir. Bu da bina için daha az gider, daha çok kar ve bina sahipleri için daha yüksek kar marjı demektir. Köleler herhangi bir vergi ödemezler, dolayısıyla eğer hükümet bu kardan faydalanmak istiyorsa, varlık bazında vergiler çıkartmak zorunda kalır, bu da güçlü seçkin sınıf tarafından pek hoş karşılanmaz.

2021_09_14_1.png

Küba’daki Tütün Fabrikaları işçi yerine tamamen köle çalıştırıyorlar. Bu da Aristokratların varlık seviyesini yükseltiyor.

Kölelerin aristokratları zengin etmek dışında bir ekonomik faydası daha vardır: Köleler diğer nüfuslara nazaran daha yüksek iş gücü/muhtaç oranına sahiptir. Bu da 100 bin kölenin, 100 bin işçiden daha fazla binada çalışabileceği anlamına gelir. Buradaki önemli husus, kölelerin her binada çalışamamasıdır, dolayısıyla sanayileşmiş bir ekonomide pek de istediğiniz gibi sonuç vermezken, tarım ve çiftçilik odaklı olup işçi sıkıntısı çeken yerler olası direnişlerle başa çıkabileceğinden emin olmaları durumunda kölelikten faydalanabilirler.

Kölelik sistemi tamamen insanların sefaleti üzerinden fayda sağlama odaklı olduğu için, köleler genellikle hayatlarından pek memnun sayılmazlar. Bu da ellerinde olan tüm imkanlar doğrultusunda direniş gösterecekleri anlamına gelir. Mekaniksel olarak bu durum sürekli bir biçimde kölelerin radikalleşeceği ve büyük çaplı köle ayaklanmaları gerçekleştirebilecekleri anlamına geliyor. Köle toplumunun bu riski, baskıcı yöntemlerle bastırılabilir olsa da, korku ve şiddet istikrarlı bir ülkenin temel özelliklerinden değildir.

Elbette, köleliğe karşı direniş her zaman köleler tarafından gerçekleşen bir olay değil. Hem ülke içerisinde (karakter ve ideolojiler doğrultusunda çıkar gruplarıyla) hem de ülke dışında Kölelik Karşıtı yapılanmalar köleci ülkelere baskı uygulayabilir. Bunun en önemli örneği Britanya’nın 19. yüzyılda transatlantik köle ticaretini önleme girişimidir.

Şimdi gelin kölelik yasalarından bahsedelim. Ülkenizde köle olup olmadığını ve kölelerin nerede olabileceğini yasalar belirler:

  • Kaldırılmış Kölelik: İleri düzey bir ekonomiye sahip birçok ülke oyuna bu yasayla başlar. Bu yasada kölecilik tamamen yasaktır ve köle bir nüfus bu ülkeye gelirse azat edilerek işçiye dönüştürülür. Aynı şekilde, bu yasaya sahip bir ülke, kölelerin bulunduğu bir eyaleti ele geçirirse bu eyaletteki köleler serbest bırakılırlar.
  • Borç Köleliği: Ekonomik olarak daha az gelişmiş ve/veya merkeziyetçilikten uzak bir yönetime sahip ülkelerde bu daha geleneksel köleciliğe rastlanabilir. Borç Köleliği sisteminde düşük Varlık seviyesine sahip Nüfuslar yeni köleler oluştururlar (yoksul nüfuslar köleye dönüşür), bu durum ekonomik şartlar neticesinde kişilerin kendilerini veya başkalarını köle olarak satması şeklinde işler. Bu sistemde kölelerin çocukları köle olarak doğmazlar, dolayısıyla köle nüfus kendi kendine artış göstermez.
  • Köle Ticareti: Bu yasa Brezilya ve Küba’da rastlanan ticari köleciliği yansıtır. Köle Ticaretinde, kölelerin çocukları da köle olarak doğarlar ve yurtdışından köle ithal edilebilir. Köle ithalatından çok ayrıntılı bir şekilde bahsedemeyeceğiz fakat eğer ithal edecek ülke, bölgede Çıkar sahibiyse, merkezileşmemiş ülkelerden köle ithal edebiliyor (Çıkarlardan daha sonra bahsedeceğiz.)
  • Miras Köleliği: Bu yasa, başta ABD olmak üzere köle ticaretini yasaklamış ancak köleliği kaldırmamış ülkeleri yansıtmaktadır. Miras Köleliğinde ülke Özgür Eyaletler ve Köleci Eyaletler şeklinde ikiye bölünür. Özgür Eyaletlerde kölecilik yasaktır ve her şey Kaldırılmış Kölelik yasası varmış gibi işler. Öte yandan Köleci Eyaletler Köle Ticareti yasası aktifmiş gibi işler fakat yurtdışından köle ticareti yapılamaz. Bu yasada köleler diğer yasalardaki kölelere nazaran daha yüksek yaşam standartına sahiptir. Bu yasa aynı zamanda oyunda Amerikan İç Savaşı’nın işleyişinde önemli bir role sahiptir, bu husustan gelecekteki bir günlükte daha ayrıntılı bir şekilde bahsedeceğiz.

2021_09_14_3.png

ABD oyuna Miras Köleliği yasasıyla başlıyor. Oyuna başlar başlamaz bu yasayı kaldırmaya çalışmanız pek de istediğiniz sonucu vermeyebilir.

Kölelik yasaları diğer yasalarla aynı şekilde işlediği için, bunları farklı şekillerde değiştirebilirsiniz. Köle Ticareti yasasına sahip bir ülke, ABD’nin yolunu izleyip Miras Köleliğine geçebilir. Köleliği tamamen kaldırmış bir ülke tekrardan köleliği yasal hale getirmeye çalışabilir. Tarihte köleliği kaldırmış hiçbir ülkenin geri getirmediğini düşünürsek, bu hamle oldukça zor olacaktır (köleliğin kaldırıldıktan sonra şekillenmeye başlayan ülkedeki kölelik karşıtı nüfus, bu tür tekliflere pek de sıcak bakmayacaktır). Elbette köleliği kaldırmaya çalışmanız da direnişle karşılaşmanıza sebep olabilir, varlıklı aristokratlar çıkarları tehlike altına girdiğinde buna tepki gösterirler.

2021_09_14_5.png

Lyman Beecher, Dindar Çıkar Grubunun lideri, köleliğe karşı isimlerden biri.

Bugünlük bizden bu kadar, diplomasiden bahsettiğimiz geliştirici günlüğünde köleliğe tekrar döneceğiz. Önümüzdeki hafta Eyalet sisteminden ve Eyalet Bölgeleri, Bölünmüş Eyaletler ve Huzursuzluk mekaniklerinden bahsedeceğiz.

Önceki Geliştirici Günlüğü: Siyasi Hareketler

Yazar: Ali Alper Duman

Yayın Direktörü @ Strategyturk

Yorumla

STRATEGYTURK

Strategyturk'te strateji oyunlarından haberleri, yama notlarını, geliştirici günlüklerini ve daha birçok içeriği Türk strateji oyuncularına Türkçe bir biçimde sunuyoruz. Aynı zamanda yeni çıkan strateji oyunlarının ve eklentilerinin incelemelerini yapıyor, bu oyunlara dair sürekli olarak içerik oluşturuyoruz.

Sosyal medya sayfalarımızı takip ederek strateji oyunlarındaki gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

Son Yorumlar

  • Ali: 1.13 çevirisi ne zaman gelecek acaba
  • Ali: 1.13 çevirisi ne zaman gelecek tarih belli mi

KATEGORİLER

ARŞİV