Victoria 3 geliştirici günlüklerine bu hafta gümrük birliği mekaniğine dair bilgiler veriliyor.
Merhabalar, ben Paul “PDJR_Alastorn” Depre, Victoria 3’te QA ekibinde bulunuyorum. Victoria 3’te market genişlemesi ve bu sistemin gümrük birliği üzerinden uygulanışı hakkında bir geliştirici günlüğü kaleme almam istendi. Anlaşılan o ki ben gelmeden namım gelmiş:
Uyandığınızda iş arkadaşlarınız Victoria 3 topluluğunda meme haline geldiğinizi söylese ne hissederdiniz? (Twitter)Muhtemelen ekran görüntülerinde, geliştirici günlüklerinde ve diğer paylaşımlarda denk geldiğiniz üzere Victoria 3’te gümrük birliği sistemine sahibiz fakat bunun pazar genişlemesi açısından ne anlam ifade ettiğinden henüz bahsetmedik. Bugün tam olarak bunun için karşınızdayım, gümrük birliği bana kalırsa Victoria 3’te, özellikle önceki oyunlardaki Nüfuz Alanı gibi mekaniklere kıyasla oldukça ilginç bir mekanik. Bunu söyleyerek beklentilerinizi çok yükseltmek istemem, bu sebeple gelin neden böyle hissettiğimi size açıklayayım.
İlk olarak gümrük birliğinin tam olarak ne olduğundan ve pazar genişlemesine nasıl etki ettiğinden bahsedelim. Mekanik olarak bahsetmeden evvel, her ikisinin de hem konsept olarak hem de tarihsel olarak neyi ifade ettiğini anlamamız gerek. Tarihsel örnekler üzerinden çıkarımlarda bulunmadan evvel, işin mekanik kısmına kadar okuyacağınıza söz veriyorsanız, vakit kaybetmeden konuya girelim.
Gümrük birliği nedir, burada dümdüz Wikipedia’dan alıntı yapacağım, ülkeler arasında ticari antlaşmalar bütünü veya ticaret birliğidir. Genellikle ortak dış gümrük tarifesi uygulanan, serbest ticaret alanı olarak bilinirler. Gümrük birliği öncelikli olarak ekonomik bir ilişki oluşturur, karşılıklı ticareti ve ekonomik bağımlılığı güçlendirir, bu da ülkeler arasında siyasi ve kültürel bağların oluşumunu beraberinde getirir. Bu durum illa ki siyasi bir birlik oluşacağı anlamına gelmese de, tarihte bu tür birliklerin oluşumuna giden yolda atılan adımlardan biri olarak görülürler.
Bu şekilde, en azından Vicky topluluğu tarafından bilinen gümrük birliklerinden birisi Almanya’nın birleşmesinde önemli faktörlerden biri olan Zollverein’dir. Avrupa Birliği’nin Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu olarak başladığı söylenebilir ve bu da bir bakıma bir gümrük birliğidir. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşmasının gümrük birliği olup olmadığı tartışmaya açık. Ticaret antlaşmaları tarife ve ekonomik iş birliği gibi alanları kapsasa da, gümrük birliğine nazaran çok daha kısıtlı bir alanda işlerler. İşin ekonomik yönüne bakıldığında, neyin birlik neyin antlaşma olduğu her zaman tam net olmadığı için biraz daha zor bir tanım söz konusu. Tarihteki tüm karşı fikirlerden bahsetmeden, gelin hızlıca oyuna geçelim.
Victoria 3’te gümrük birliği iki ülke arasında bir antlaşma şeklinde ilerler, ülkelerden birisi diğerinin ekonomik birliğine dahildir. Bu, diplomatik bir etkileşim olduğu anlamına gelir, dolayısıyla bir ülkenin gümrük birliğine katılması için onay vermesi gerektiğini, ülkelerin zorla gümrük birliğine dahil edilemediğini gösterir. Gümrük birliğinde sadece 2 ülke bulunmak zorunda değildir, diğer ülkeler de ana ülke ile gümrük birliğinde bulunabilirler fakat her birliğin kontrol edici tek bir ana üyesi bulunur.
Yukarıdaki paragrafta bazı istisnai durumlar meydana gelebilir, örneğin daha önceki bir ülkeye karşı yükümlülükler neticesinde zorla gümrük birliğine ülke katılabilir. Bu durum sadece ülkenin rızası olmadan gümrük birliğine alınabilmesini sağlar, bunun dışında ülkenin birliğe katılmasına mani olabilecek kısıtlamaların önüne geçmez. Büyük ülkeler, “borcunuzu ödememi istiyorsanız, iyilik borcu karşılığında yapabilirim” diyip borçlu ülkeyi gümrük birliklerine dahil edebilirler. Her zaman diplomatik antlaşmalarınızda küçük puntolarla yazılan notları iyi okumalısınız.
Gümrük birlikleri savaş yoluyla karşı tarafa dayatılamazlar fakat diğer diplomatik girişimlerin bir neticesi olarak meydana gelebilirler. Bazı vasal ilişkilerinde, bağlı devletin koruyucu devletle gümrük birliğine sahip olması beklenebilir.
Peki bir gümrük birliğinin varolmasını sağlayan şey nedir? Bu üye devletlerin ticaret politikasına bağlı bir şekilde değişir, yasaların bazıları ülkelerin gümrük birliğine katılmasını engelleyebilir. Ticaretten önümüzdeki günlüklerde bahsedeceğimiz için bu noktada çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim.
Eğer iki ülke, gümrük birliği kurabilmelerine izin veren yasalara sahipse, gümrük birliği kurabilirler diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Ekonomik birlikler karşılıklı anlaşmayla bir anda başlatılabilecek şeyler değildir, gerçekleşebilmeleri için birtakım şartların sağlanması gerekir.
İki ülkenin (biri pazarı kontrol eden ana ülke, diğeri ise pazara katılan küçük ülke) birbiriyle nötr veya olumlu ilişkilere sahip olması gerekir. Size düşmancıl yaklaşan veya haritadan silmek isteyen ülkeler sizi pazarlarına dahil etmezler. Öte yandan, birbirini haritadan silmek isteyen 2 ülke, başkasının pazarında küçük paydaş olarak yer alabilirler.
Bir diğer nüans, gümrük birliğinin ana ülkesi, bir başka gümrük birliğinde küçük ülke konumunda olamaz veya küçük ülkeye bağlı devlet konumuna düşemez. Büyük devletler gidip de Bavyera’nın pazarına katılmazlar. Yapay zeka değerlendirmesi esnasında pazara olan erişimi, diğer devletle GSYİH kıyası, kademe, kötü şöhret gibi unsurları gözönünde bulundurur.
Bu ilişki tek seferlik bir imzadan ibaret değildir, sürdürülmesi ve sürekli bir biçimde, ana devlet tarafından, küçük devlet sayısına göre Nüfuz harcanması gerekir ve birlikten atılmadıkları müddetçe her devlet ilişki slotu harcar.
Herhangi bir sebepten gümrük birliği sona erdiğinde, buna dair daha fazla bilgi alabileceğiniz bir bildirimle karşılaşırsınız.
Peki ya başkasının pazarına girmek ne demektir? Bu durum kabaca, küçük devletin kendine has ulusal bir pazara sahip olmadığı anlamına gelir. Büyük ülkenin pazarına dahillerdir, dolayısıyla ürettikleri her ürün, aldıkları ve sattıkları her ürün bu yeni pazar dahilinde gerçekleşir. Bu birçok anlama gelebilir, örneğin bulunulan eski pazardaki bolluk ve azlık oranına göre, yeni pazara dahil olmak fiyatlarda değişikliklere sebep olabilir. İşyerleri maliyetlerini tekrardan gözönünde bulundurarak, işçiliğe ayırdıkları bütçede değişikliğe gidebilir. Bazı sanayilerin güçlendiğini, bazılarının ise zayıfladığını görebilirsiniz.
Küçük devlet olarak sahip olduğunuz ticaret rotaları engellenebilir, gümrük birliğine katılmanız diğer devletlerle ticaret yapamayacağınız anlamına gelmez fakat ulusal pazara sahip olmadığınız için bu ticareti gerçekleştirmek biraz daha zor olacaktır. Gelecekte ayrı bir günlükte daha ayrıntılı bir şekilde bahsedeceğiz.
İç ticarette, pazar erişiminin alıcı eyaletteki altyapı kulllanımına ve ana üyenin pazar başkentine erişiminin olup olmamasına göre belirlendiğini göreceksiniz. Eğer gümrük birliğinde ana ülke olarak yer alıyorsanız ve pazarınızdaki bazı ülkeler pazar başkentinize erişmekte zorluk yaşıyorsa, bu başkenti değiştirerek üyelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini sağlayabilirsiniz.
Aşağı Kanada, gemi nakliye zaruriyeti sebebiyle Londra’daki pazar başkentine erişmekte zorluk yaşıyor.
İçeride bazı mallara vergiler koyup, bazı malları teşvik edebileceksiniz fakat pazara giren ürünlere ambargo koymak veya gümrük vergisi koymak gibi eylemler, gümrük birliği ile olan ilişkinize göre belirlenecek. Yine gelecekteki bir günlükte bahsedeceğimiz alanlara yaklaşıyorum, dolayısıyla biraz sabretmeniz gerekecek.
Peki, gümrük birliği üzerinden pazarınızı genişletmenin avantajı nedir? Neden basitçe diğer devletleri vasallaştırıp, topraklarını ele geçirmeyesiniz ki?
Eğer bir bölgeyi ele geçirmek isterseniz ve olur da diğer ülke bu fikre sıcak bakmıyorsa, bunu askeri yollarla yapmanız gerekir. Bunun için seferberlik ilan etmeniz, askeri kuvvetlerinize ikmal sağlamanız vb. maliyetleri karşılamanız gerekir, aynı zamanda bu hamleniz dünya sahnesindeki imajınız için pek de olumlu bir eylem olmayabilir. Öyle ki, dahil olan devletler sebebiyle savaşı kaybedebilirsiniz bile. Kazansanız bile, pazarınıza katmak istediğiniz toprakların bazılarını size yardım eden devlete vermek zorunda kalabilirsiniz ve bu topraklarda istediğiniz asıl kaynaklar yer alıyor olabilir. Kazandığınız senaryoda bile, yıkıma uğramış topraklarda radikalleşmiş, dışlanmış nüfuslara sahip topraklar edinirsiniz. Tek istediğiniz kömürken, tüm bunlarla uğraşmaya değer mi? Bazen değer, bazense değmez.
Gümrük birliğinin faydası bol olduğu gibi, iki tarafı keskin kılıç gibi de olabilir. Her zaman faydalı olacağının bir garantisi yoktur.
Gümrük birliğinin bir faydası, “orantısal nakliye maliyetini” azaltmasıdır. Ticaret rotalarınızı aktif tutmanıza gerek olmasa da, pazar bağlantıları için konvoylara ihtiyaç duyarsınız. İki pazar arasında kısıtlı miktarda mal alışverişi yerine, pazarların alım ve satış emirleri arasında bir etkileşim meydana gelir. Bu durum ulusal ekonomideki mikroyönetimi azaltması sebebiyle işinize gelebilir, hatta sanayinizin doğal bir şekilde büyümesini dahi sağlayabilir. Ek olarak, nakliye endüstrisinin kademeli bir şekilde zayıflamasına veya tamamen ortadan kalkmasına da sebep olabilir. Nasıl bir yol izleyeceğiniz tamamen size kalmış.
Gümrük birliği hem satın alırken hem de satarken daha çok seçeneğe sahip olmanızı sağlar. Örneğin Lübeck ile oynarken Prusya ile ticaret yapabilirsiniz fakat ticaret kırılgandır, ulusal önceliklerin değişmesi, diplomatik didişmeler ve olası ambargolardan etkilenebilir. Kendinizi bir başka ülkenin ulusal ekonomisine teslim etmeniz, daha çok mala ulaşmanızı sağladığı gibi, onların da sizin ekonominize ulaşabilmesini sağlar. Yazdığım Lübeck hikayesinde daha az karlı sanayilerden vazgeçerek, araç gereç üretimine odaklanıp Prusya pazarında kar etmeyi başardım. Yaşam standartını yukarıda tutmayı başardığım ve harabeye dönüşmüş Prusya pek de çekici gelmediği için hem ekonomik hem de göç yoluyla faydalar sağladım.
Yunanistan ile oynarken Britanya’nın pazarına katıldım. Ne hayat standartım yüksekti ne de herhangi bir sanayide üstünlük gösterebildim, dolayısıyla pazara katıldığım için fiyatlar düştü, maaşlar yetersiz gelmeye başladı ve ülkemdeki Nüfuslar Britanya’ya göç etmeye başladı. Yunanistan ile daha iyi bir oyun oynayabilir miydim? Kesinlikle, bunlar her zaman karşılaşılacak problemler değil, görünen o ki pazara çok erken bir şekilde katıldık ve faydalanan değil faydalanılan taraf olduk.
Gümrük birliğine üye devletlerdeki fiyatlar ve hayat standartı nüfuslarınız ve göç eğilimleri üzerinde etkili olabilir. Eğer varlıklı bir devletseniz, halkınız yüksek hayat standartına sahipse, pazarınızı büyüttüğünüzde nüfusunuzun da arttığını görürsünüz. Çok nüfusa sahip olmak genellikle iyi bir şeydir fakat gümrük birliği sebebiyle başlayan göç dalgasını durdurmak da kimi zaman ülkeniz için doğru hamle olabilir.
Diyelim ki çok uluslu bir imparatorluksunuz ve nüfuslarınızın bazıları milliyetçi fikirlere sahip, bunlar imparatorluğunuzun istikrarını tehdit edebilecek seviyede. Bu nüfusları dışlayabilir, onları baskı altında tutabilirsiniz ancak bu maliyetli bir seçenek olacaktır. Hele ki nüfuslar, sınırlarında katılmak istedikleri bir ana devlete sahipse, bu ilişkiyi korumak daha zor olur. Bu durumda komşu devleti (anlaşarak veya zorla) gümrük birliğine dahil ederseniz ne olur? Mevzubahis nüfuslar vatanlarına geri dönerler, bu şekilde bölücülük probleminden de kurtulmuş olursunuz. Bununla beraber, her ne kadar ülkenizden ayrılsalar da, pazarınızda kalmaya devam ederler, dolayısıyla üretimleri ve tüketimleri yine sizin lehinize olur.
Bu biraz seçmece bir örnek oldu fakat gümrük birliği üzerinden gerçekleşen tüm göçler iyi veya kötü kabul edilmemelidir. Küçük bir ülkeyle oynarken dahi, fakir nüfusunuzun bir kısmının başka bir ülkeye göç etmesi, ekonominizi yeniden şekillendirebilmenizi sağlayabilir ve daha sonraları bu nüfusları geri kazanabilmenize olanak tanıyabilir. Gümrük birliği sayesinde ülkenize nüfus çekebileceğiniz gibi, ülkenizdeki nüfustan kurtulabilirsiniz.
Diğer mekanikleri işin içine katmadan evvel, “niye bir başka devletin pazarına gireyim ki?” sorusunu yanıtlamak isterim. İlk olarak, başkasının pazarına dahil olmak haritadan silinmeye yeğdir. Reelpolitik olarak bakacak olursak küçük veya orta güçte bir devletle oynuyorsanız ve başkasına boyun eğmek gibi bir niyetiniz de yoksa, hayatta kalmanın yegane yolu başkasına kısmen boyun eğmektir. Bu noktada diplomatik bir yol izleyip, başka bir ülkenin koruyuculuğunu talep edebilirsiniz ve bunu yapmanız da gümrük birliğine katılmanızla sonuçlanabildiği gibi, aynı zamanda bağımsızlığınızı kaybetmenize de sebep olabilir bu da isteyeceğiniz bir şey olmayabilir. İsteyerek gümrük birliğine katılmak önünüzdeki seçeneklerin en karlısı olmayabilir fakat ekonominizi başka bir devlete bağlamak, kaçınılmaz gibi görünen siyasi birlikten uzaklaşabilmenizi sağlayabilir. Bunu avantajınıza çevirip, farklı bir diplomatik politika dahi benimseyebilirsiniz. Lübeck olarak oynadığım hikayede Prusya gümrük birliğine katılma sebebim, yapay zekanın genişleme hedefi olarak beni seçmesini engellemekti.
Gümrük birliği üzerinden pazar genişletmek kabaca bu şekilde işliyor. Tahmin edeceğiniz üzere bu konu üzerinde daha çok konuşmaya devam edebilirim fakat sanırım forumda girilen iletilerin belli bir karakter limiti var. Sizlerin oyun çıktığında neler yapacağınızı görmek için sabırsızlanıyorum.
Son olarak önemli bir husustan bahsetmek isterim. Varlığım bir meme haline dönüşmeden evvel hayatımda böyle bir cümle kuracağımı tahmin etmezdim fakat “Victoria 3’ün QA Şefi Paul Depre’nin ekonomi diploması olduğunu biliyor muydunuz?” şeklindeki cümlenin teknik olarak doğruluğunu yitirdiğini belirtmek isterim. Bir süredir PDS Red’de QA Müdürü olarak yer alıyorum. Halen yoğun bir şekilde Victoria 3 ile ilgileniyor, yeni QA şefine yardımcı oluyorum fakat artık görevim sadece oyunun kalitesi üzerine değil, QA ekibinin de çıkış ve sonrası için ihtiyaç duyduğu kaynaklara sahip olduğundan emin olmak üzerine.
Geliştirici ekibi bunu bir bug olarak bildirip silinmesini talep etmeyi bırakmam için, hızlı bir şekilde yükleme ekranındaki cümleyi düzeltti.
Önümüzdeki hafta Ticaret Rotaları ve Gümrük Vergilerinden bahsedeceğiz.