Victoria 3 geliştirici günlüklerinde bu hafta amirallere ve deniz savaşlarına dair bilgiler veriliyor.
Herkese merhabalar, Victoria 3 için kaleme aldığımız bir başka geliştirici günlüğüne daha hoş geldiniz. Bugün sizlere donanmalardan ve onları tarihte oldukları gibi savaş stratejisinde nasıl önemli hale getireceğimizden bahsedeceğiz. Bu günlük Savaş Konsepti ile Cepheler ve Generaller günlüklerinde bahsedilen ana mekaniklerin bir uzantısı niteliğinde, dolayısıyla bu günlüğü okumadan evvel onları okuduğunuza emin olun.
İmparatorluğunuzu ayakta tutmanız büyük oranda açık denizlerdeki konumunuza bağlı olacak. Küresel ticaretin ağırlığını gerçek anlamda hissettirdiği bu dönemde, deniz yoluyla gerçekleştirilen ticaretin sekteye uğraması büyük sorunlar yaşamalarına sebep olabilecek. Ne kadar yukarıya tırmanırsanız o kadar sert düşeceksiniz. Victoria 3’te pazarınızın bütünlüğünü, denizaşırı kolonilerinizi ve savaş esnasında ticaret yollarınızın güvenliğini sağlamak istiyorsanız güçlü bir donanmaya ihtiyacınız olacak. Güçlü bir donanma barış zamanında dahi size kazandırdığı Prestij ile bir adım öne geçmenizi sağlayabilecek.
Victoria 3’te donanmaları tasarlarken denizci ülkeler arasındaki çatışmalarda stratejik planlamaların hassas terzisi niteliğinde olmasını istedik. Deniz savaşın basit bir “cephesi” değil. Bölge bazlı cephe sistemi, topraklar üzerinden şekillenen çatışmaları yansıtmada etkili olsa da, bu sistemi denizde kullanmak mantıklı olmaz zira hiçbir ülke okyanusun belli bir parçasını tam anlamıyla kontrol edemez. Bunun yerine Amiraller ve komutaları altındaki Flotillalar düşmanın askeri harekatlarını veya ekonomilerini hedef alan çeşitli stratejik görevler edinebiliyor, düşmandan gelebilecek bu gibi hamlelere karşı önlem alabiliyorlar. Oyunda sadece güçlü bir donanmaya sahip olarak savaş kazanmanız mümkün değil fakat doğru zamanda doğru hamleyi yaparak kağıt üzerinde sizden önde görünen bir düşmanı yenebilmenizi sağlayabilirler.
Kuzey Angola’daki Portekiz koloni devletinden ayrılan bu yelkenli, koloninin Lizbon’daki Pazar Başkenti ile olan bağlantısını temsil ediyor.
Kara savaşları nasıl Generaller üzerinden işliyorsa, deniz savaşları da Amiraller üzerinden işliyor. Generaller ve Amiraller birçok yönden birbirlerini andırıyorlar. Her ikisi de evleri sayılan Stratejik Bölgedeki askerî kaynakları kullanıyorlar. Edindikleri askerî kaynağın miktarı Kademelerine göre belirleniyor, onları terfi ederek daha yüksek Kademeye ulaşmalarını sağlayabiliyorsunuz. Sahip oldukları Kademe aynı zamanda karakterin Çıkar Grubunun Siyasi Gücünü / Nüfuzunu etkiliyor. Amiraller, tıpkı Generaller gibi hem kendilerini hem de komutaları altındaki Asker ve Subayları etkileyen Özellikler edinebiliyorlar.
En önemlisi, Generaller nasıl ordularınızı yönetmeniz için bir arayüz görevi görüyorsa, Amiraller de donanmanızı yönetmeniz için bir arayüz görevi görüyor. Amirallere emirler veriyorsunuz ve onlar bu emirleri ellerinden geldiğince yerine getirmeye çalışıyor. Amirallere verebileceğiniz emirler şu şekilde:
- Engel Ol: Stratejik Bölgenin dost kıyılarındaki düşman donanmalarına engel olup, filonuzu kıyıya yakın yerde tutar.
- Devriye Gez: Amiralin Stratejik Bölgesiyle uzaktaki bir bölge arasında kalan deniz rotalarında devriye gezer, karşılaşılan düşman donanmalarına engel olunur.
- Yağmala: Spesifik bir bölgede düşman deniz rotalarına yağmalar düzenlenir.
- Çıkartma Yap: Bir General komutasındaki orduyla ortak hareket ederek askerlerin kıyıdaki mevzilerine ulaşmalarını sağlar.
Bunların yanı sıra 5. bir Abluka emri eklemeyi düşünüyoruz. Bu emir düşman limanlarını etkisiz hale getirip, denizden geçmelerini engelleyecek.
Donanma arayüzünde Amirallerin görünümü. Amiral Ruiz ve komutası altındaki 10 Flotilla şu anda İberya HQ’da Engel Olmakla görevlendirilmiş, İspanya’nın herhangi bir Çıkartma veya Abluka altına alınmasını engellemekle mükellef.
Yağmalama ve Çıkartma görevleri düşmana farklı şekillerde hasar veren saldırgan emirler, öte yandan Engel Olma ve Devriye Gezme görevleri bu ikisini karşılayan savunma emirleri. Bunların nasıl çalıştığını tam olarak anlamak için Deniz Rotalarından ve İkmal Ağlarından bahsetmemiz gerek.
Deniz Rotaları Liman binalarından üretilen Konvoylarla işliyor. Bu rotalar bir malın veya nüfusun deniz yoluyla taşınması gerektiğinde otomatik olarak oluşturuluyorlar. Buna sebep olabilecek 3 ana unsur, birbiriyle komşu olmayan Pazarlar arasında Ticaret Rotalarının kurulması, uzaktaki bir eyaletin, bulunduğu Pazara Liman yoluyla bağlı olması ve cepheye gönderilen Taburların sadece gemilerle ikmal alacak durumda olmasıdır.
Deniz Rotaları her zaman olabilecek en kısa yol şeklinde belirlenir ve geçtikleri deniz ağındaki boğumlar şeklinde işlerler.
Kuzey Angola kıyısının uzaklaştırılmış görünümü, Güneydoğu Afrika kıyısındaki ana gemi rotaları görünüyor. Sarı renkteki ikon, bu rotanın Portekiz’in İkmal Ağının bir parçası olduğunu ifade ediyor.
Ülkenin toplam Deniz Rotası sayısı İkmal Ağının kapasitesini, ağdaki Konvoyların toplam miktarının Limanlar tarafından üretilen Konvoy miktarına olan oranı ise ağın gücünü belirliyor. Eğer Deniz Rotası 500 Konvoya ihtiyaç duyuyorsa fakat Limanlar sadece 400 Konvoy sağlayabiliyorsa, bu durum İkmal Ağının %80 verimliliğe sahip olduğu anlamına geliyor. Bu durum tüm Deniz Rotalarını etkiliyor ve optimal orana nazaran Pazarlar arası daha zayıf bir ticaret gerçekleşmesini, denizaşırı bölgelerde yer alan birliklerin ikmal ve moralini etkiliyor.
Konvoy Yağmalama emri verilen Amiraller geçiş yapmakta olan düşman gemilerini batırmaya çalışıyorlar, bu durum mevzubahis Deniz Rotalarının etkilendiği ve ülkelerin İkmal Ağlarının zayıfladığı anlamına gelse de, asıl hasar yerel bazda Deniz Rotalarına veriliyor. Bu durum filonuzu okyanusun işlek bir noktasına koymanızın düşmanın ticaretini zedelemenin yanı sıra, cepheye gönderdikleri askerî ikmal miktarını da etkileyebileceği anlamına geliyor.
Portekiz’in ikmal ağının oldukça erken bir tasarımı, Azorlardan Afrika Kıtasını tamamen dolaşıp Portekiz Bombay’ına kadar uzanıyor. Sağ altta Çin’den Porselen ithal eden doğuya uzanan bir rota görüyorsunuz.
Devriye gezmekle görevlendirilen Amiraller yağmacı donanmaları tespit edip onlarla muharebeye giriyor. Bu muharebe sonucu gemilerin batabilmesinin yanı sıra, kaybeden taraf onarım için üslerine geri dönüyorlar. Engel Olma ile görevlendirilen Amiraller aynı eylemi kıyıda uyguluyor. İngiliz Kanalı gibi ana giriş/çıkış bölgelerinde yapılan yağmalar çok sayıda rotaya zarar vermenizi sağlayabileceği gibi, okyanusun ortasındaki bir bölgeye nazaran çok daha kolay tespit edileceğiniz anlamına geliyor. Tüm bu anlatılanlarda donanmanızın kompozisyonu da büyük önem taşıyor, örneğin Denizaltılarla desteklenmiş bir filo tespit edilmeden çok daha fazla hasar verebilirken, Monitör gemilerle desteklenen bir filo düşman filolarını daha rahat bir şekilde tespit edebiliyor, öte yandan daha güçlü bir donanma tarafından kolaylıkla batırılabiliyor.
Amirallerin devriye gezdiği yer ile olan uzaklıkları önem taşıdığı için, Konvoy Yağmalama ile Devriye emirleri arasında bir asimetri meydana geliyor. Zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür, bu sebeple yağmacılar tarafından rotaya verilen zararın 1 noktaya verilmesiyle 10 noktaya verilmesi arasında bir fark yok. Bu da daha uzun bir rotayı korumak için 10 katı Flotillaya sahip olmanız gerekeceği anlamına geliyor.
Makaronezya Denizinde yaşananların bir tablosu, yağmalamaya müsait hedefler dikkat çekiyor.
Çıkartma emri verdiğinizde donanma Generalin düşman kıyısına çıkartacağı ordusuna destek vermekle görevli oluyor. Filonun büyüklüğünü belirleyen iki faktör var, birincisi düşmanın müdahale edebilecek filosunu yenebilme ihtimaliniz, ikincisi kaç Taburun başarılı bir şekilde karaya çıkabilecek olması. Düşman savunma filosuna sahip olmasa bile, zayıf bir filoyla desteklediğiniz çıkartma düşmanın saldırısına karşı koyamayabilir. Çıkartmalar tek seferlik emirler olduğu için, tamamlandıktan sonra otomatik olarak Devriye görevine dönüşürler ve yeni Cephedeki Deniz Rotalarını korumaya çalışırlar.
Ship-of-the-Line ve Dreadnought sınıfı gemilerin konsept çizimi.
Donanmalar Donanma Üsleri aracılığıyla üretilen Flotillalardan oluşuyor. Doğal olarak bunları sadece kıyılara inşa edebiliyorsunuz ve Tersanelerde üretilen Man-o-War veya Ironclad gibi askerî araçları kullanıyorlar. Tıpkı Kışlalar gibi Asker ve Subay Nüfusları işe alıyorlar ve donanma yapınıza göre farklı askerî mallara ihtiyaç duyabiliyorlar (Mermi ve Radyo gibi). Flotillalar üretim hızları ve geliştirilmeleri yönünden Taburlardan daha farklı şekilde işliyorlar, rekabetçi bir donanma kurmak istiyorsanız bunun planlamasını çok daha önceden yapmanız gerekiyor, tehdit altında olduğunuzu gördüğünüzde bir anda yapabileceğiniz bir şey değil.
Taburlar ve Flotillalar arasındaki bir diğer fark ülkenin donanmasının her zaman aktif görevde sayılması. Barış zamanında Generaller komutaları altındaki birliklerin tüketim ve harcamalarını kısabilir, savaş başladığında ise General bazlı seferberlik sistemiyle ordunun sadece bir kısmını aktifleştirebilirsiniz. Öte yandan Amiraller barıştayken bile ciddi ihtiyaçlara ve harcamalara sahiptir, bu da donanma büyüklüğünün iyi ayarlanmasının kısıtlı bütçeye sahip emperyalistler için önem taşıdığı anlamına geliyor.
Öte yandan, donanmalar ciddi oranda Güç İntikali sağlıyorlar bu da ülkenize Prestij olarak geri dönüyor. Oyunda Büyük Güç olmak için illaki güçlü bir donanmaya sahip olmanız gerekmiyor fakat hem bu kademeye ulaşmada hem de bu kademeyi korumada büyük önem taşıyor.
Donanma arayüzünde Flotillalar, Amiral Alvarez de Toledo Man-o-Warlardan oluşan 20 Flotilla’yı komuta ediyor, İspanyol deniz rotalarını korumak için Devriye gezmekle görevlendirilmiş.
Günlüğe son vermeden evvel, basitçe “düşmanı ara ve ortadan kaldır” şeklinde bir emrin neden olmadığından bahsetmek istiyorum. Victoria 3’te komutanlarınız – yani Generaller ve Amiralleriniz – sahip oldukları insan gücü ve kaynaklar neticesinde yerine getirecekleri çeşitli stratejik görevlerle görevlendiriliyorlar. Bu esnada düşman güçleriyle karşılaşmaları durumunda (ki bu neredeyse her zaman yaşanıyor) muharebe başlıyor. Muharebenin sonucu savaşın seyrini etkiliyor. Bu şekilde komutanlarınızla teker teker ilgilenmenize gerek kalmıyor.
Örneğin bul ve yok et şeklinde bir emrin oyunda olduğunu düşünelim. Bu durumda bu emri en güçlü komutana verip, muharebe bittikten sonra bu emri kaldırıp, ilki iyileşirken ikinci en iyi komutana verirdiniz.
Öte yandan “Cephede İlerle” emrinde Generaliniz olabildiğince etkili bir şekilde bölge ele geçirmeye çalışıyor, bu esnada düşmandan kaçınmaya dahi çalışabiliyor. Eğer düşmandan kaçınabileceği bir durumda değilse, ilk olarak en zayıf düşmanla karşılaşmayı hedefliyor. Öte yandan Cephe Savunma görevindeki mantık tam tersi, düşmanın ilerleyebileceği mevkileri tutarak düşmanın ilerlemesini yavaşlatmak ve olabildiğince kalabalık düşman birliğine engel olmak. Benzer bir şekilde “Konvoy Yağmalama” görevi düşmandan kaçınarak rotaya en yüksek miktarda hasar verilmesini amaçlarken, “Devriye” görevi hasara mani olup, rotalara hasar veren gemileri batırma amacı güdüyor.
Savaşın seyrine göre izleyeceğiniz yol ve vereceğiniz emirler değişecektir. Tasarım itibariyle bu emir değişikliğinin stratejik değişimler neticesinde olmasını istiyoruz, düşmanın hamlelerini öngörüp karşılamak veya min-max yaparak zafer elde etme amacıyla değil.
Bu durum savaş mekaniklerinin donanma kısmı için çok daha önemli. Strateji oyunlarındaki deniz (ve hava) savaşlarındaki en önemli zorluk, hareket engeli yaratacak şartların olmaması sebebiyle oluşan tercih bolluğudur. Bu durumla başa çıkmak için Savaş Sisi veya müdahale-uzaklık mekanikleri devreye girer. Yapay zeka da oyuncudan kaçmada veya oyuncuyu yakalamada çok iyi olmaması için hatalar yapmaya zorlanır. Victoria 3’ün strateji odaklı yaklaşımında dahi, bu kadar hareket serbestliği tanınması ve aynı konumda yer alan birimlerin birbirinden kaçınabilmesi, muharebe başlatıp başlatmamaları, fazlasıyla mikro gerektiren, can sıkıcı ve koşullara göre hem oyuncular hem de yapay zeka için adil olmayan bir sistem olurdu.
Bu sebeple Victoria 3’te Amirallerinize savaştaki önceliğinizi söylüyorsunuz ve ellerindeki kaynaklar neticesinde bunu en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Düşman Amiralinin, onların amacıyla kesişen bir emre sahip olduğunu görmeleri durumunda ise çatışma başlıyor.
Umuyorum ki bu günlük Victoria 3’te deniz savaşlarının nasıl işlediğine dair fikir vermiştir. Önümüzdeki hafta savaşın ekonomiye olan etkilerinden bahsedecek, askerî geliştirici günlüklerinin ilk kısmını tamamlayacağız. O zamana dek görüşmek üzere, takipte kalın.