Victoria 3 geliştirici günlüklerinde bu hafta oyunda devrimlerin işleyişine dair bilgi veriliyor.
Herkese merhabalar, bu hafta sizlere halkın taleplerini karşılamayan devletlerin başlarına gelebileceklerden bahsedeceğiz.
Victoria 3’te devrimleri oyunun ekonomik ve siyasi döngülerinde bir başarısızlık gibi düşünebilirsiniz. Bu durumun gerçekleşmesi, nüfusunuzun farklı kesimlerinin maddi ve ideolojik kaygıları arasında denge sağlayamadığınız anlamına gelir, bunun sonucunda bir veya birden fazla grup kontrolü ele almaya karar verir. Ortaya çıkan vaziyet, sizin için bir felaket niteliğindedir fakat kartlarınızı doğru oynamanız durumunda bu felaketten, eskisinden olduğundan çok daha güçlü bir şekilde çıkabilirsiniz.
Tasarlama esnasında silahlı ayaklanmaların nadir fakat tehlikeli olmalarını amaçladık. Eğer bir devrimi önlemek istiyorsanız öncesinde bunu engelleyebileceğiniz veya işlerin gidişatını değiştirebileceğiniz fırsatlarla karşılaşacaksınız. Her hareket size tehdit unsuru oluşturacak derecede güçlü veya kızgın olmayabilir, dolayısıyla sonucu belli anlamsız savaşa sürüklemektense doğru zamanı beklemeyi tercih ederler.
Devrimler her zaman, ülkenin Yasalarında değişiklik talep eden bir Siyasi Hareket olarak başlarlar. Bu talep yeni bir yasa talebi olabilir (örneğin Evrensel Oy Hakkı veya İş Güvenliği), değişmesi gündemde olan bir yasanın muhafaza edilme talebi olabilir (örneğin Monarşiyi kaldırmaya çalışmanız birilerinin hoşuna gitmeyebilir), veya geçmişte sahip olduğunuz bir yasaya yönelik olabilir (mesela Serbest Pazar veya Görüş Farklılıklarının Yasaklanması gibi). Bunların her biri siyasi hareketin radikalleşmesi durumunda kanlı bir ayaklanma ile sonuçlanabilir.
Siyasi Hareketlerin dikkat etmeniz gereken 2 özelliği vardır: Sahip oldukları Destek ve Radikallik oranları. Bir hareketin sahip olduğu destek, onların talebini yerine getirmeye sıcak bakmanız durumunda size sağlayacağı desteği veya muhafaza etmek istedikleri yasayı değiştirmeye çalışmanız durumunda ne güçte bir direnişle karşılaşacağınızı görmenizi sağlar. Aynı zamanda eğer mesele devrim yapmaya gelirse, bu devrimin ne kadar güçlü olacağı da bu oran neticesinde belirleniyor.
Öte yandan Radikallik oranı, taleplerinin karşılanmadığı senaryoda isyan başlatmaya ne kadar meyilli olduklarını ifade ediyor. Yüksek Destek ve Radikallik oranına sahip siyasi hareketler çok tehlikeli olurken, yüksek Destek fakat düşük Radikelleşme oranına sahip siyasi hareketler can sıkıcı fakat zararsız olurlar, sistem dahilinde tepkilerini dile getirirler fakat silahlanıp sistemi değiştirmeye kalkışmazlar. Destek oranı düşük fakat Radikallik oranı yüksek siyasi hareketler ise kendi başlarına hükümeti devirmeye kalkışmazlar, öte yandan ideolojik yapıları kısa vadede ülkeniz için sorunlar doğurup, komşularınız için jeopolitik fırsatlar oluşturabilir.
Cumhuriyeti yeniden kurma hareketi çok yüksek bir destek oranına sahip değil fakat destekleyenler bu meseleyi çok önemsiyorlar ve gerçekleşmesi için canları pahasına eyleme geçebilirler. Bu siyasi hareket hem Silahlı Kuvvetler hem de Aydınlar tarafından destek görüyor, bu iki grup birbiriyle pek fazla anlaşamasa da, bu meselede aynı tarafta yer alıyorlar.
Bir siyasi hareketin Radikallik oranı iki ana kaynağa göre belirlenir, birincisi siyasi hareketi destekleyen Nüfuslar içerisindeki Radikal Nüfus oranıdır, ikincisi ise siyasi hareketi destekleyen Çıkar Grupları arasında kızgın konumda olanların Nüfuzudur. Çıkar Grubunun onay değeri ülkenizin yasalarına ve destekçilerinin sadakatçi/radikal oluşuna göre belirlendiği için, Radikal Nüfusların bir siyasi hareketin Radikallik oranında 2 kat etkili olduğu söylenebilir. Bu iki faktör arasındaki en büyük fark, Çıkar Grupları üzerinden hareket eden Nüfusların, Çıkar Grubunun Nüfuzu üzerinden etkili olması (Siyasi Güçlerinin ülkedeki payı), öte yandan direkt Nüfus desteğinin sayı bazlı olmasıdır. Bu durum, güç sahibi olmayan Nüfusların da, yaşam standartlarına yeteri kadar kızgın olmaları durumunda halk ayaklanması başlatabilecekleri anlamına gelir.
Bir siyasi hareketin talepleri görmezden geliniyorsa, bu harekete gönül vermiş Nüfuslar kademeli bir şekilde Radikalleşirler. Siyasi hareketin Radikallik oranı bir eşiği geçtiğinde, silahlı bir ayaklanma için organize olmaya başlarlar. Bunu yan menü üzerinden takip edebilir, devrime giden yolda ne kadar ilerlendiğini takip edebilirsiniz.
Bu durum, devrimin ilerleyişinde direkt söz sahibi olduğunuz anlamına gelir. Elbette siyasi hareketin taleplerine boyun eğebilirsiniz ve bu durumda yavaş yavaş dağılırlar. Öte yandan, dilerseniz sorun çıkartanları tespit edip onlarla direkt bir şekilde ilgilenebilirsiniz de, mesela yaşam standartlarını geliştirip radikalleşme oranlarını azaltabilirsiniz veya daha baskıcı yollar izleyerek aykırı sesleri azaltmaya çalışabilirsiniz.
Otoriter ve ayaklanmanın bir alanda yoğunlaştığı ülkelerde kararnameler aracılığıyla radikalleri sindirmeye çalışabilirsiniz. Bu yöntem, geniş ülkelerde ülkenin her yerinde destek gören siyasi hareketler için çok daha zordur.
Eğer bir siyasi hareketin Radikallik oranını kontrol altına almayı başarırsanız, sizin için bir sorun çıkartmadan zaman içerisinde dağılırlar.
Devrimleri kontrol altında tutmanın bir diğer yolu İç İşleri Kurumu kurmaktır. İç İşlerinde Bürokrasi harcayarak ülkede sorun çıkartan unsurları kontrol altında tutabilir, siyasi olarak kendinize bir manevra alanı yaratabilirsiniz. Her zaman olduğu gibi, bu tür Kurumlar, hangi Yasa doğrultusunda kurulduklarına göre farklı türlere sahiptir. Ulusal Muhafızlar daha aktif olup, emniyeti sağlamada önleyici adımlar atarken, Gizli Polis Teşkilatı işleri el altından yürütür.
Gizli Polis yasasıyla minimal bir İç İşleri Kurumu.
Radikal bir siyasi hareket uzun süre boyunca harekete geçemediğinde, devrim ateşini yitirerek dağılabilir.
Diyelim ki bir siyasi hareketi memnun etmede de, önlemede de başarısız oldunuz ve devrim ilerlemesi gereken eşiğin ötesine ulaştı. Bu durumda silahlı ayaklanma bazı eyaletlerinizde kontrolü ele geçirir, bu eyaletlerin sayısı hareketin gücüyle doğru orantılıdır ve hangi eyaletler olduğu destekleyen Nüfusların konumuna bağlıdır. Bu şekilde yeni bir devrimci ülkesi kurulur. Bu ülke sizinle aynı teknolojilere sahiptir fakat yasalarda kendi ideolojileri doğrultusunda farklılıklar taşır. Ek olarak, bu yeni ülkedeki Çıkar Grupları, mevzubahis devrimi desteklemiyorlarsa marjinalleşirler. Benzer durum ana ülkedeki sadakatçiler için de geçerlidir.
Tahmin edeceğiniz üzere, devrimi destekleyen Çıkar Gruplarına mensup karakterler devrime katılırlar. Bu sadece çıkar grubu liderleri için değil, aynı zamanda ordularınıza ve donanmanıza liderlik eden General ve Amiralleriniz için de geçerlidir. Onlara karşı zafer almayı başarsanız dahi, ülkenize canlı bir şekilde geri dönmezler.
Bu yeni kurulan ülkenin diğer tüm özellikleri yönettikleri eyaletlere bağlıdır. Örneğin devrimciler tüm Kışla ve Silah Sanayi binalarınızı ele geçirdiyse başınız belada denebilir, eğer devrimci eyaletlerde Kağıt Fabrikası veya Sanat Akademisi bulunuyorsa, belki de endişelenmenize gerek yoktur (tabii, Hükümet binalarınız durup, aristokrasiniz destekleyecekleri sanatçıların yokluğundan şikayetçi olana kadar). Tabii ki, ülkenin sadakatçi kısmı tüm diplomatik paktları ve antlaşmalara sahip olmaya devam ederken, devrimci taraf her şeye sıfırdan başlar.
Ardından Devrimci Diplomatik Oyun devreye girer, sadakatçiler isyanı bastırmaya çalışırken, devrimciler sadakatçileri devirmeye çalışır. Bölgede çıkar sahibi diğer ülkeler her zaman olduğu gibi bu oyuna dahil olabilirler. Mevzubahis ülkeyle iyi ilişkilere sahip diğer ülkeler, dostlarını koruma amacıyla sadakatçilerin yanında yer alabilirler. Aynı zamanda devrimcilerle aynı ideallere sahip ülkeler, devrimcilerden yana taraf olabilir. Nihayetinde devrimin basit bir iç savaştan ibaret olmayabileceği, Büyük Güçler için bir ideolojik muharebe alanına dönüşebileceği anlamına gelir.
Güney Almanya’daki bu devrim, birbirlerini zayıflatma peşindeki eski rakipler için bir fırsat yarattığı gibi, çok fazla Kötü Şöhret edinmeden bağlı devlet kazanılması için de bir şans yaratıyor.
Eğer devrimcilere karşı zafer almak pek olası görünmüyorsa, tüm Diplomatik Oyunlarda olduğu gibi geri adım atabilirsiniz. Teslim olup devrimcilerin istediklerini yapmalarına müsaade etmektense (ki muhtemelen asıl amacınız buysa çok daha evvel bunu yapmanız gerekirdi), Devrimci Diplomatik Oyunlarda taraf değiştirerek devrimci ülkeye geçip, sadakatçilerle savaşma seçeneğine sahip olacaksınız. Bu kapsamda cesur oyuncular güçlü bir devrimi tetikleyip, ardından devrimcilere geçerek ülkesinin daha güçlü bir hal almasını sağlayabilir fakat bu fikir, zeka ile deliliğin arasındaki o ince çizgide yer alan bir fikirdir.
Devrimlerin beyaz barışı yoktur. Taraflardan her ikisi de teslim olmayı seçebilir fakat bir taraf diğer tarafı ilhak etmedikçe antlaşma imzalanamaz. Devrimin sonunda her zaman geriye tek bir ülke kalacaktır.
Bildiğiniz üzere, tüm savaşlar maliyetlidir ve iç savaşlar iki kat maliyetlidir. Devrimlerde minimum zayiatla hızlı ve kesin bir zafer elde etmek her zaman en iyi senaryo olacaktır, uzun süren ve büyük zayiatların verildiği bir iç savaş, ülkenin onlarca yıl boyunca toparlayamamasına sebep olabilir. Savaş bittikten sonra, güç çekişmesinde kaybeden tarafta yer alan Çıkar Grupları bir süreliğine kabuklarına çekilirler. Belki de bu “altın çağda” ihtiyaç duyduğunuz siyasi değişiklikleri yapıp küllerinizden doğabilirsiniz.
Bir devrim savaşını kaybetmeniz, ülkenizin tüm topraklarını ve Nüfuslarını kaybettiği anlamına gelir, bir diğer tabirle oyun sona erer. Bu, oyunun geliştirilişi esnasında değişiklikler yaptığımız bir husustu çünkü oyuncuların devrim üzerinden ülkelerini dönüştürebilmelerine sıcak bakmıyoruz ve oyuncuların devrim patlak verdiğinde direnmek yerine ülkelerini teslim etmelerini istemiyoruz. Bu sebeple bir devrim başladığında tarafınızı dikkatlice seçmeniz gerekecek. Eğer kaybeden tarafta olursanız, bir başka ülkeyle oyuna devam edebilirsiniz ve buna ülkenizi biraz önce deviren yeni ülke de dahildir. Bu hususta tam bir karara varmış değiliz, dolayısıyla ileride yine değişiklikler olabilir.
Önümüzdeki hafta iç savaşlardan bahsetmeye devam ediyor olacağız, bu seferki konumuz kültürel ayrılmalar olacak.