HoI4 günlüklerinde bu hafta Japonya’nın bakış açısından yazılan bir deniz savaşları hikayesi yer alıyor.
Merhaba, başka bir geliştirici günlüğüne daha hoş geldiniz. Bugün yine kısa bir AAR/hikaye tarzında günlüğümüz var, daha önce denizaltı savaşları ve yağmalamaya dair yaptığımız gibi.
Günlük Niall (@Ceebie) ile yaptığımız bir multiplayer oyununu konu alıyor. Japon İmparatorluğu’nun onurunu Niall’in kontrol ettiği emperyalist Amerikanlara karşı korumaya çalışıyordum.
Japonya ile başlarken karşılaştığımız sorunlar tanıdık gelebilir: Yeteri kadar kaynağımız yok, özellikle de petrol açısından. Tabii artık bu daha büyük bir sorun haline geldi. İstediğim kadar gemi, uçak ve tank üretsem bile hareket ettiremediğim sürece bir işe yaramazlar. Gemilerimi yükseltmek istiyorsam (Niall’ı biliyorsam kesinlikle yükseltmem gerekiyor) deniz tecrübesine ihtiyacım var ve bunu Çin’den alamam. Bu yüzden filolara petrolü fazlasıyla harcayan talim görevlerini yaptırmam gerekiyor (Petrol durumu iyice ciddi noktaya gelmeden önce ana filomu sadece birkaç haftalığına çıkarabilirim).
Ticaretle petrol alabilirim ama bunu yaparsam sanayimi geliştirmek ve çelik alarak ordumu arttırmaya devam etmek için gereken sivil fabrikaları kullanmış olurum. Bu nedenle petrol satın almaya az miktarda fabrika ayırıp sanayimi ve ordumu daha hızlı genişletmeye karar verdim.
İlk hedefim tabii ki de Çin. Savaşı 1937’nin ortalarında başlatıyoruz. Çinlileri küçümsediğim hemen belli oluyor. Sınırdaki çarpışmalar haftalarca devam ediyor ve yapay zekanın sınırdan asker çekmesi için yaptığım çıkartmalar da yerel garnizonlar tarafından hemen kontrol altına alınıyor (neyse ki denize dökülmüyorum). Sorunlardan biri, işgal desteği için görevlendirdiğim filolarda birkaç savaş gemisi var ve bunlar çok fazla petrol harcıyor. Savaşın gidişatını değiştirmek için kullandığım ağır hava desteği de petrol sorununa hiç yardımcı olmuyor.
1938’lerin başlarına geldiğimizde yavaş yavaş ilerlemeyi sürdürüyorum. Çinlilere ağır zaiyatlar verdirdik ama petrolü şu anda kullandığım gibi kullanmaya devam edersem 30 gün içinde depolar tamamen boşalacak. Hava desteğini sadece ana ilerlememi destekleyecek şekilde kısıyorum ve kıyı bombardımanı yapan gemilerimi geri limana yolluyorum. İlerlemem yavaşlıyor ama eninde sonunda çıkartma yapan birliklere ulaşıyorum, erken bir yenilgi utancından da kurtuluyorum. Kazandığım devasa kara tecrübesi ile doktrin ağacında Niall’ın rüyalarında görebileceği bir hızla ilerliyorum. Maalesef Pasifik’teki savaş karada savaşılmayacak.
Çin 1941’lerin başında düşüyor ama düşeceği 1940’ın ortalarından beri belliydi. Çin’in berbat altyapısını ve arazisini suçluyorum. Sonuçta liderliğim konusunda herhangi bir kuşku yok.
Bu sırada Niall donanmasını sessizce modernize etmeye devam ediyor ve yeniden silahlanmaya da başladı. Avrupa’da İngilizlere yardım etmekle meşgul olsa da beni unutmadığını biliyorum. Tüm odağımı Çin’deki savaşa vermişken biraz oyun dışı istihbarat aldım. Niall mutfakta muhrip gemisi sürülerinin beni yok edeceğiyle övünüyordu. Bu da donanmamın bazı konularda büyük eksiklikleri olduğunu fark etmemi sağladı. Başlangıçtaki Japon hafif kruvazörleri ortalama, büyük ihtimalle 1920lerde yapılmışlar, en az 3 hafif kruvazör batarya modülüne sahip Brooklyn sınıfı kruvazörlere karşı koyamazlar. Ancak çok sayıda torpidom var. Daha iyi torpidolar için de biraz yatırım yaptım. Japonların Long Lance ulusal ruhu da düşmanın refakatçi gemilerininin etkisini biraz azaltıyor, böylece torpidolarım onun büyük gemilerine refakatçi oranı %100 olsa bile vurabilir.
Çin’de yavaşça ilerlerken donanmamı geliştirme stratejimi de planladım:
- Yeni savaş gemisi üretmeyeceğim, çok fazla petrol harcıyorlar ve petrol uçak gemilerime lazım. Ancak daha sonra belki Niall modern savaş gemisi üretir diye bir tane Yamato sınıfı savaş gemisi üretmeye karar verdim.
- 4 hafif uçak gemisi. Japonya iki taneyle başlıyor (Ryujo ve oyuncuların favorisi Hosho), iki tane Zuhio sınıfı ise inşa ediliyor. Bunların her biri sadece 40 uçak taşıyabilse de görevleri Singapur bölgesindeki harekatlar için destek vermek olacak.
- 4 filo uçak gemisi, daha sonra 4 daha eklenecek. Akagi ve Kaga’ya 2 tane daha Soryu sınıfı uçak gemisi katılacak ve bunlar Orta Pasifik’teki ana vurucu kuvveti oluşturacak.
- Hava savunması ve torpidolar çok önemli. Çift amaçlı ana silahları araştırdıktan sonra gelişmiş uçaksavarlara ve torpidolara sahip yeni bir muhrip gemisi sınıfı tasarladım. Bunlara hafif torpido kruvazörleri eşlik ediyor.
- Düşman gemileri yaklaşırken hasar verecek ve tek başına takılanları avlayacak bol bol gemi bombardıman uçakları. Gemi muharebesi bittikten sonra hasar görmüş gemileri büyük ihtimalle tamir için yakındaki deniz üslerine gidecek, limana saldırmaya hazır gemi bombardıman uçakları da hasarlı gemileri batırmamda yardımcı olacak.
- Donanmamın muhrip gemilerine karşı güçsüz olduğu noktaları bulduğumda hafif silah desteği odaklı bir Mogami sınıfı ağır kruvazör tasarımı yarattım. Bunlardan 4 tane ürettim.
Donanmanın temel amacı Hollanda Doğu Hint Adaları’ndaki zengin bölgeleri ele geçirmek için yapılan çıkartmalara destek vermek. Bu adalara giden ve adalardan gelen deniz rotalarını korumak için Filipinleri de alamam gerek. İşler işte burada karmaşık bir hal alıyor.
Askerlerimin Sumatra’yı, Java’yı ve Borneo’yu alabileceğinden eminim ama Malaya zor olabilir. Niall’ın şimdiden Filipinlerdeki savunmaları geliştirdiğini de biliyorum. Amfibi zırhlı araçları çoktan araştırdım ve Çin’in düşmesiyle birlikte deniz piyadelerini daha güçlü yapmaya başladım. Umarım böylece ağır savunmalara karşı bile işgal için dayanak noktaları ele geçirebilirim.
İleriyi düşünerek gelişmiş deniz bombardıman uçaklarını ve sonraki jenerasyon uçak gemisi uçaklarını şimdiden araştırdım. Ana hedefler tamamlandığında deniz bombardıman uçaklarını koruma için kullanarak filolarımı ikinci adım olan Avustralya’ya göndereceğim.
Ordumu ve donanmamı daha da fazla geliştirmek için Amerika’ya olan saldırımı 1942’in başlarına kadar erteledim. Böylece iki filo uçak gemisinden oluşan ikinci bir vurucu kuvvet oluşturabildim (Shokaku ve Zuikaku, ikisi de daha önceki Soryus sınıfından, daha iyi uçak gemisi tasarlayacak tecrübem yoktu).
İlk muharebeler iyi geçti. Devriyelerim onun keşif filolarından birini bulduğu zaman saldırı filolarım onları çabucak hallediyordu. Niall’in yere göğe sığdıramadığı muhrip gemisi sürüleri benim yükseltilmiş kruvazörlerimin ve muhrip gemilerimin karşısında duramıyordu. Refakat gemilerini, yerlerine yenilerini getirebilmesinden daha hızlı batırabileceğime güveniyorum. Böyle bir durumda filosu ya limanda kalır ya da torpidolarımla tanışır.
Saldırı filolarım ve devriyelerim asker taşıma gemileriyle karşılaşınca küçük bir kaos ortamı oluştu. İlk başta bunların Filipinlere gittiğini zannettim, meğer Orta Pasifik’teki adaları almaya çalışıyorlarmış. Savaş gemileri ve uçak gemileri konvoyları korumak yerine saldırı görevinde olduğu için taşıma gemilerinin sonu pek iyi olmadı. Birkaç tümen denizde yok edildi, kalanlar ise herhangi bir toprak alamadı.
Hollanda Doğu Hint Adaları’ndaki işgalim ise Borneo’ya çıkmaya çalışırken çetin bir savunmayla karşılaştı. Cepheye biraz taktiksel bombardıman uçağı gönderdikten sonra ilerleme kaydetmeye başladım. İki yönlü saldırım başarıyla sonuçlandı ama karşılaştığım zorluklar Niall’ın boş boş oturmadığını, her toprak parçası için savaşmaya hazır olduğunu hatırlattı.
Deniz piyadelerim hala Filipinlere çıkmaya zorlansa da Bismarck Denizi’nde daha önemli şeyler oluyor. Niall uçak gemisi filomu bulduktan sonra ana vurucu kuvvetini üstüme saldı.
Bismarck Denizi muharebesi İmparatorluk Donanması için iyi gitmedi. Bazı savaş gemileri küçük tamirler için filodan ayrılmışken Amerikan Donanması refakatçi gemilerimi aşıp doğrudan uçak gemilerime hasar vermeyi başardı, 4 uçak gemisinin hepsini hiç büyük gemi kaybetmeden batırdı. Hayatta kalanlar dağılarak anavatana gelmeyi başarıyor, Amerikan savaş filosunun tüm gücüne karşı koymaya çalıştıkları için çoğu ağır hasarlar almış.
Ancak Niall’in zaferi kolay olmadı. Savaş filosu ağır hasar aldı ve başarısını takip edecek bir şey yok. Hala 6 uçak gemim var (2 filo, 4 hafif) ve yüzlerce gemi bombardıman uçağı Bismarck denizinde dolaştığı için savaş gemilerini tamir etmek istiyorsa onları tekrar riske atmak zorunda kalacak. Geri çekildikçe hasar almaya devam ettiler, çoğu neredeyse bir yıl boyunca savaş dışı kaldı.
Niall saldırı gücümü büyük ölçüde azaltsa da ana hedef olan Hollanda Doğu Hint Adaları’ndaki harekatları durduramaz. Filipinleri batmayan uçak gemisi olarak kullanmak da petrol tedariki çok fazla konvoya mal olup savaş desteğini düşüreceği için imkansız hale geldi. Güneydeki kaynakların işgali tarihteki kadar yıldırım hızında olmasa da elbette gerçekleşecek.
Geriye dönüp baktığımda deniz savaşlarındaki performansımdan bazı önemli şeyler çıkardım:
- Kritik bir anda Niall’ın avantaj elde etmesini sağlayan radar eksikliği
- Petrol endişesi nedeniyle talim eksikliği
- Gemi bombardıman uçakları deniz bölgelerini yeterince kaplamadığı için düşmana gelişte hasar verememek
- Uçak gemilerimi koruyacak yeteri kadar refakatçi gemisi olmaması. Yamato birkaç gemi batırıp hayatta kalmayı başarsa da onun yerine 3 ağır kruvazörü tercih ederdim.
- Eşit şartlarda karşı karşıya gelindiğinde hafif kuvvetlerimin güzel performansı
Bugünlük bu kadar, gelecek hafta görüşmek üzere.