Fields of History’de Anıtlar

Fields of History geliştirici günlüklerinin on dokuzuncusunda oyuna eklenen anıtlar ve şehir simgelerinden bahsediliyor.

Herkese merhabalar!

Eylül ortasına geldiğimiz ve bazılarınızın tatilinin sonu olduğunu bildiğimizden, bugünkü geliştirici günlüğümüzde oyuna entegre ettiğimiz ve bazılarını seyahatleriniz sırasında daha önce görmüş olabileceğiniz anıtları odak alarak sizi küçük bir yolculuğa çıkarmaya karar verdik.

Son geliştirici günlüğünde size gösterdiğimiz bayraklar gibi, anıtların da oyunun oynanışında doğrudan bir rolü yoktur. Öncelikli hedefleri, görselliği geliştirmek ve oyunu daha canlı hale getirmektir, ancak bunlar aynı zamanda şehir simgeleri olarak da hizmet edeceklerdir.

Birkaç anıtı modelledik ve oyuna entegre ettik. Bunların arasında Londra’da Westminster Sarayı’nın Saat Kulesi olan ünlü Big Ben’i, aynı zamanda Roma’nın ünlü Kolezyum’unu (Flavian Amphitheatre), Berlin’deki Brandenburg Kapısı’nı, Moskova’daki Aziz Basil Katedrali’ni, New York’ta Özgürlük Heykeli’ni, Agra’daki Yamuna Nehri’nin güney kıyısındaki Tac Mahal’i ve diğerlerini ekledik.

Dünya haritası içeren bir video oyununa anıtlar koymak yeni bir şey değil, Civilization gibi oyunların hayranlarının kesinlikle dünya harikaları inşa etmeye ve onu oyun haritasında bulmanın zevkine dair hatıraları olmalı.

Tabi bu anıtları eklemenin ekrandaki poligon sayısını artırmasından dolayı belli bir maliyeti var ama belirlediğimiz aralığın içinde kalmayı başardık. Göreceğiniz anıtlar, grafik kartları üzerindeki etkiyi en aza indirgemek için Düşük-Poli yaklaşımıyla tasarlandı. Ayrıca anıtlar size göre değilse ya da biraz daha performans kazanmak istiyorsanız, bunları grafik ayarlarından kapatabileceğiniz şekilde ayarladık.

Size ulaştığımız optimizasyon seviyesi hakkında bir fikir vermek ve size Düşük-Poli Modelleme’nin perde arkasında olup bitenleri gösterebilmek için, La Dame de Fer’in Paris ve ve çevresine hüküm sürebilmesi için yaptığımız çalışmayı ayrıntılı olarak göstereceğiz.

Paris’teki 1889 Exposition Universelle’si sırasında açılışı yapılan Eyfel Kulesi, yıllarca insanlar tarafından inşa edilen en yüksek yapı olarak unvanını korudu (1930’da New York’ta Chrysler Binası tamamlandığında Eyfel Kulesi dünyanın en yüksek yapısı unvanını kaybetti). Kayıtlara geçsin, 1914’te Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde kuleye yerleştirilen bir radyo vericisi tüm Alman radyo iletişimini parazit yaparak bozdu, Almanların Paris’e ilerleyişini ciddi şekilde engelleyen bu hareket, Marne Muharebesi’nde zafere katkıda bulundu.

Ancak Eyfel Kulesi yüzlerce çelik kiriş ve kablodan oluşuyor ve bunların her birini modellemek zorunda olsaydık, bu modelin poligon sayısı korkunç derecede yüksek olurdu. Bu nedenle bu modellerin, bir Grand Strateji oyununa çekici ve görsel yönde iyi bir katkı yapmasını sağlarken ekran kartlarını zorlamaması için de çeşitli teknikler kullandık.

İşte Eyfel Kulemizin tel kafes ön izlemesi, ilk bakışta şeklini tanıyabilsek bile, çok detaylı görünmediğini itiraf etmeliyiz.

İşin en zor kısmı burada devreye giriyor. Buna modelin kaplaması üzerinde çalışmak diyebiliriz.

Aslında bir ekran kartına yük olan şey modellerdeki üçgenlerin sayısı (modern ekran kartları yalnızca üçgenlerle çalışır ve bunu herhangi bir çokgenin üçgenlere bölünebilmesi ile açıklayabiliriz), köşelerin sayısı (ortak olan ve olmayan üçgenler arasındaki nokta sayısı), kaplamanın çözünürlüğü ve üzerindeki kanal sayısıdır (Gri Tonlama, RGB, RGBA, vb.).

Size fikir vermesi açısından oyun için yaptığımız Eyfel Kulesi 486 üçgenden ve 256×256 piksel çözünürlüğe sahip bir kaplamadan oluşuyor.
Her üçgenin 3 noktası ve her noktanın 3 koordinatı (X, Y ve Z) olduğu için, bu bilginin saklandığı RAM’de teorik boyutu elde edebiliriz.

Koordinatlar float değeri olduğundan ve bir float 4 Bayt yer kapladığından, 17.496 Bayt (yaklaşık 17 kB) elde ederiz. Kaplama ise 87,5 kB boyutunda önceden oluşturulmuş Mipmap’lerle DXT5’te (BC3) sıkıştırıldı.

Birleştirilmiş iki dosya boyutuyla Eyfel Kulemiz RAM’de 104,5 kB (yaklaşık 0,1 MB) yer kaplar. Yeni NVIDIA RTX 3090’ın 24 GB VRAM (24.576 MB) içerdiğini ve aynı zamanda Steam’deki ortalama ekran kartlarının artık 2 GB VRAM ile donatıldığını gördüğümüzde, tüm anıtlarımızın oyun içi performans üzerinde neredeyse hiç bir etkisi olmayacağından emin olabiliriz.

Eyfel Kulesi’ne geri dönersek, birinci katın oldukça orijinal bir görünüme sahip olduğunu da fark etmiş olabilirsiniz. Aslında 1938’den önce birinci kat dekoratif bir yapıya sahipti ve biz de onu o zamanki gibi yeniden yarattık.

Bir ülkeyi temsil etmek için muhteşem veya devasa binalara sahip olmak zorunda değilsiniz, daha sembolik bir şey de olabilir.

Hollanda’yı temsil etmek için, örneğin ünlü Kinderdijk Yel Değirmenlerini modelledik. Oyunda sadece 3 yel değirmeni görülebilecek (gerçek hayatta 19 tane var) ve tabii ki animasyonlu.

Hala bundan bahsederken, Fields of History’de bir bölgeyi veya bir ülkeyi temsil etmesi için hangi anıt ve sembolleri görmek isterdiniz?

Bu kısa geliştirici günlüğü burada sona eriyor, fikirlerinizi bizimle yorumlarda paylaşmaktan çekinmeyin ve hepinize iyi bir hafta diliyoruz!

Yazar: Umut Öksüz

Yorumla

STRATEGYTURK

Strategyturk'te strateji oyunlarından haberleri, yama notlarını, geliştirici günlüklerini ve daha birçok içeriği Türk strateji oyuncularına Türkçe bir biçimde sunuyoruz. Aynı zamanda yeni çıkan strateji oyunlarının ve eklentilerinin incelemelerini yapıyor, bu oyunlara dair sürekli olarak içerik oluşturuyoruz.

Sosyal medya sayfalarımızı takip ederek strateji oyunlarındaki gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

Son Yorumlar

  • Furkan: Yüzdelik olarak ne kadar yol aldınız acaba?
  • Yılmaz: 1.3.2 yaması ne zaman çıkar

KATEGORİLER

ARŞİV