Crusader Kings III geliştirici günlüklerinde bu hafta oyunun haritasına dair bilgiler veriliyor.

Herkese merhabalar, bugün sizlere Crusader Kings 3’ün haritasından, vizyonumuzdan ve haritanın CK2 ile farklarından sözediyor olacağız.

İlk olarak hedeflerimizden bahsedelim. CK2 haritası birçok yönden eskimişti ve açıkçası yeteri kadar gelişmiş değildi. CK3’te harita üzerinde çalışmaya başladığımızda her şeyi tekrardan ele almaya karar verdik, ek araştırmalar yapıp bölgelerde değişikliklerde bulunduk. Bu durum de jure unvan hiyerarşisi için de geçerli, dolayısıyla haritada yeni krallıklar ve düklüklerle karşılaşacaksınız. Büyüklük itibariyle harita CK2 haritasıyla benzer noktalarda, belki bazılarınız hayal kırıklığına uğrayacak ancak maalesef ki haritada Çin yok. Ancak bu bazı yeni bölgeler olmadığı anlamına gelmiyor: Tibet’in tamamı oyuna dahil (CK2’de doğusu yoktu), Sahara Altı Afrika’sı artık daha geniş, Nijerya kıyısına kadar uzanıyor.

Haritanın görselliği, bölgelerin, nehirlerin ve diğer unsurların oluşturulması esnasında önceliğimiz her zaman netlikti. Haritanın kolay okunabilip net bir biçimde bilgi sunabilmesi önemli. Örneğin bir bölgeye baktığınızda bölgeye tıklamadan veya farenizi getirip bilgi çubuğunu okumadan hangi arazi koşulları olduğunu anlayabilir olmalısınız. Nehirler aynı şekilde kolay görünür olmalı ve ordunuzla nehir geçtiğinizde bunun farkında olmalısınız.

Haritayı üç yakınlaştırma seviyesinde ele aldık. En uzaktayken harita bir kağıt harita gibi görünecek, böylelikle daha kolay bir biçimde haritayı okuyup havalı ekran görüntüleri alabileceksiniz. Biraz yaklaştırdığınızda 3 boyutlu harita devreye girecek, burada siyasi sınırları görüp vasallarınızla ve diğer ülkelerle etkileşime girebileceksiniz. Daha da yaklaştırdığınızda kontlukların ismini ve arazi koşullarını görmeye başlayacaksınız, bu noktada ülkelerin rengi görünmeyecek. Harita modu değiştirmeksizin ordu yönetimi ve muharebenin nerede yapılacağına karar vermek için ideal, ancak merak etmeyin farklı bilgiler için çeşitli farklı harita modlarımız halen var.

Harita bazlı en büyük değişiklik baronluklarda. CK2’de haritadaki en küçük birimler kontluklardı ve bu kontluklara bağlı olan baronluklar kontluk arayüzünde yer alıyordu. CK3’te harita üzerinde baronluklara tıklayabilir olacaksınız. Bu sayede tarihsel açıdan daha isabetli ve ayrıntılı bir haritaya sahip olduk. Birçok kontlukta 2 ila 5 arasında baronluk olacak. Bu şekilde hareket edilebilir bölge sayısının artması özellikle savaşlarda ordunuzun daha ayrıntılı manevra yapabileceği anlamına geliyor (gelecek günlüklerde daha ayrıntılı bahsedeceğiz.)

Bölge sayısındaki artışı daha iyi gözlemleyebilmeniz için aşağıda CK2’deki ve CK3’teki Britanya adalarının bölge haritası yer alıyor:

Baronlukların haritada yansıtılması oyunda baron olarak oynayabileceğiniz anlamına gelmiyor. Oynanabilir en düşük kademe halen Kontluk, dolayısıyla ana öğe halen kontluklar. Örneğin baronluklar kontluklardan ayrılamıyorlar, bu da kontlukların haritada politik olarak hep aynı kalacağı anlamına geliyor, kontluk içerisinde yer alan baronluk başka bir konta bağlı olamaz veya bağımsızlık elde edemez. Kontlukların kaç adet baronluğa sahip olduğu kabaca ne kadar zengin ve ne kadar “iyi” olduğunu ifade ediyor. Bir diğer önemli unsur ise arazi koşulları. Örneğin çok sayıda çöl bölgeye sahip olan bir kontluk tarım arazisinden oluşan bir kontluk kadar faydalı olamaz.

Araziden bahsetmişken, harita genelinde farklı bölgelerde kullanılan farklı arazi koşullarına sahibiz. Örneğin tek bir “Orman” arazisi yerine, “Taiga” gibi. Bu sadece haritayı dünyanın farklı köşelerinde daha gerçekçi göstermekle kalmıyor, aynı zamanda oynanışa da daha farklı etkide bulunmalarını sağlıyor.

Son olarak geçilemez bölgelerimiz var. CK2’ye nazaran çok daha fazla geçilemez bölgeye sahibiz ve birçok örnekte bu bölgeler daha genişler. Herhangi bir kontluğun parçası haline getiremeyeceğimiz, yaşanılamaz bölgeler haritada bu şekilde yansıtılıyor. Birçok bölgede ufak ufak geçilemez arazilerle karşılaşacaksınız, örneğin Bohemya’nın etrafındaki dağlar. Bunun dışında bazı coğrafyalarda devasa geçilemez bölgeler görebileceksiniz, örneğin Arabistan ve Suriye’deki çöller. Geçilemez bölgelerde isminden de anlayacağınız üzere asker geçemiyor, bu da aralarında geçmek zorunda kalacağınız, iyi savunuluyorsa belki de etrafından dolaşmaya çalışacağınız geçitler olacağı anlamına geliyor.

Bugünlük bu kadar, umuyorum ki haritaya dair bu geliştirici günlüğünden keyif almışsınızdır. Gelecekte haritaya dair bilgiler vermeye devam edeceğiz.