Hearts of Iron IV geliştirici günlüklerinde bu hafta hikaye formatında No Step Back mekanikleri tanıtılıyor.
Herkese merhabalar, AAR formatındaki bu günlüğe hoş geldiniz.
Bu hikayede No Step Back eklentisiyle Polonya olarak oynayacak, Sovyetlere ve Almanlara karşı direnmeye çalışacağım. Hikayenin birçok kısmında yeni mekaniklerden bahsedeceğim, her zamanki gibi çeşitli hatalar olabilir, ileride çeşitli denge değişiklikleri yapabiliriz. Bu günlük çok sayıda görsel barındırıyor, şimdiden uyarayım.
Geliştirici günlüklerini sevdiğinizi bildiğimiz için bu hafta size 1 değil, tam 2 geliştirici günlüğü paylaşmak istedik. Diğer günlükte geçtiğimiz hafta bahsettiğimiz muharebe genişliği ve muharebe hedef değişikliklerine dair ek bilgiler paylaşıyor olacağız.
Hadi başlayalım.
1936 – Ön Hazırlıklar
İlk olarak hazırlıklarımızı yapıp bir strateji belirleyelim. İlk saldıranın Almanya olacağını biliyorum, hem Sovyetlere hem Almanlara karşı savunma yapamayacağımızı da biliyorum. Bu sebeple Sovyetler talep ettiğinde Doğu Polonya’yı teslim etmeyi, bu şekilde ihtiyacım olan zamanı edinip Almanya’yı yenmeyi, sonrasında ise geri dönüp Sovyetlerden topraklarımı geri almayı planlıyorum.
Doğu topraklarımızı kaybedeceğimiz için, sanayide batıda yer alan topraklara önem vermemiz daha makul olacaktır.
Bir süre sonra Köylü Ayaklanması ile başetmemiz gerekecek. Sadece 35 gün aldığı için önce Danzig meselesini çözüp, fabrika sayımı arttırmalıyım. Ayaklanma bir süre daha bekleyebilir, şimdilik pek bir acelesi yok.
Bu şekilde Embargoed Economy yasasından da kurtulabiliriz. İşbirliği seviyesini arttırmam gerektiği için bu hemen olacak bir iş değil ancak ne kadar erken başlarsam o kadar iyi.
Polonya’nın savunması gereken sınırları göz önünde bulundurulduğunda, bir an önce ekipman üretimine başlamam gerektiğini biliyorum. Ucuz tanklarla temel piyadelere karşı önlem alabilirim.
Hem birliklerime karşı, hem de trenlere karşı Alman bombardımanları beni endişelendiriyor. Yapay zekanın trenleri bombalamayı sevdiğini biliyorum, bu sebeple buna önlem olarak bir hava kuvveti edinmeli, uçaksavarlar edinmeliyim.
1937 – İlk Adımlar
Sanayide atılımlar yapmaya başladım ve 1937 yılının başlarında istediğim tüm sanayi odaklarını tamamlamış durumdayım. Bu kısımda henüz almadığım güzel odaklar da var ancak zaman tükeniyor ve bir an önce siyasi odaklara geçmem gerek.
National Defense Fund odağı Polonya sanayisi için çok önemli bir odak.
Danzig meselesine çözüp, yeterli İşbirliği oranıyla Nazi partisini yasakladım. Bu şekilde can sıkıcı ekonomi yasasından kurtuldum. Şimdi iç siyasete odaklanma vakti.
Sanayide ilerlemeler katederken, bir yandan da Krystyna Skarbek ile Reich’e sızmayı başardım. Bu şekilde işbirlikçi bir hükümet kurup, Almanya’nın daha kolay teslim olmasını sağlamayı hedefliyorum.
Ek XP kazanımı için askeri danışmanlar da tutmaya başladım. Tarihsel Polonya İspanya’da XP kasamadığı için, elimdeki en iyi diğer seçenek danışmanlar.
Bu komuta puanı sınırımı azalttı ancak değdiğini düşünüyorum. Bir an önce doktrinleri açmaya başlamalı, tanklarımı tasarlamalıyım.
1937 Ortası – Nisan Anayasası
1937’nin ortalarına geldik, şimdi Polonya’nın iç siyaseti ile ilgilenmem gerekiyor. Ben adımlar attıkça halk daha da huysuzlaşıyor, iç savaş başlatmak istemiyorum ama mutlu olsunlar diye de 100 PP harcayamam.
Neyse ki Sanitation odaklarındaki birçok odak, sol ve sağ grupları yatıştıran çeşitli etkilere sahip. (Bir bakıma aspirin almak gibi.)
Ayrıca Sanitation ile uğraşırken alabileceğiniz bazı bonus odaklar var, bu odaklar bir süre sonra alamıyor. İçerisinde bulunduğunuz konuma göre bunlardan bazılarını almak isteyebilirsiniz.
İçimden bir ses bunlardan birinin diğerine nazaran daha kızgın olduğunu söylüyor.
Nihayetinde çok uğraşmadan herkesi nispeten mutlu etmeyi başardım.
Bu esnada özellikle ileride fayda sağlayabilecek danışmanlar gibi çeşitli bonuslar da aldım. Takvim 21 Aralık 1938’i gösteriyor ve tehlikeli günlerin yaklaştığını hissediyorum. Belki de paranoyağımdır, kimsenin bana saldırmak gibi bir planı yoktur.
1939 Başları – Savunma Hazırlıkları
Saldıracak kimse olmasa bile, tüm olasılıkları göz önünde bulundurup planlar kurmalıyım.
Geri dönüp sanayi odaklarını bitirmeden evvel, Plan West’i açıyorum, bu odak kale inşaatı için güzel bonuslar sağlıyor.
Bu noktada hangi spiritleri alabilirim diye bakmam gerekiyor. Theatre Training arazi bazlı özellik kazanımını hızlandırması sebebiyle güzel bir seçenek ve diğerlerine nazaran ucuz. Bu Grand Battleplan’a has bir seçenek, elimde başka bir seçeneğe geçmek için yeterli XP olmadığı için buradan ilerlemeyi tercih ediyorum.
Polonya’ya Yakışan Bir Tank
Bu esnada tank modüllerinde de bazı araştırmalar tamamladım. Daha önce de bahsettiğim gibi, hafif piyadelerle baş edebilecek ucuz tanklar üretmeyi hedefliyorum. Hızlıca harekete geçip Königsberg’teki Alman topraklarının icabına bakmalı, Polonya’nın nispeten mütevazı sanayi üretimiyle savaş başlamadan üretebildiğim kadar tümen üretmeliyim.
Diğer tanklardaki havalı çanlar vs. belki yok fakat diğerlerine nazaran çok daha ucuz. Otomatik topa sahip olması piyadelere karşı etkili olduğu, piyadeler dışındaki her şeye karşı ise felaket kötü olduğu anlamına geliyor.
Bu sebeple tanklarımı Alman piyadelerine yoğunlaştırmalı, onların panzerleriyle karşılaşmamalarına dikkat etmeliyim.
Gördüğünüz gibi Zırh değeri oldukça düşük, düşman piyadeleri Pierce sahibi olmadıkları müddetçe sorun yaşayacağımı düşünmüyorum. Maliyet ve zırh değeri dengeli olduğu için genellikle kaynaklanmış zırhları tercih ediyorum. Christie süspansiyonu ve Benzinli motora sahip olması tankın hızını önemli ölçüde arttırıyor, tarette 3 kişi olması fazladan Breakthrough edinmesini sağlıyor. Radyo ile bunu daha da yükseltiyorum.
Bunun dışında uçaksavar olarak ayrı bir tank üretimine daha başlamış durumdayım. Bu alternatif tasarım aynı parçalara sahip, sadece otomatik top yerine uçaksavar silah bulunuyor.
1939 Sonları
Aha.
Şu anda vaziyet bu şekilde. Cephede 3 tank tümenim var, 1 ordu güneyden gelebilecek saldırılara karşı hazır bekliyor, ⅓’lik bir ordu merkezi Polonya’yı savunuyor. Tam bir orduyla Königsberg’i ele geçirip sonra Almanlarla yüzleşmeyi planlıyorum.
Almanlar ilerlerken ben de tuzağımı kuruyorum, ikmallerinin azalması zaman kazanmamı sağlıyor.
Savaşın başında Yakın Hava Desteği ve Taclar sıkıntı yaşamama sebep oluyor, sahip olduğum sembolik hava gücü hasarı bir miktar azaltsa da, iyi ki birimlerime uçaksavar ekipmanlar eklemişim.
Bazı cephelerde geri düşsem de, orijinal plana sadık kalıyorum. Demiyollarını takip edip limanları ele geçirmeye odaklanıyorum.
Kalelerle desteklememe rağmen Katowice hızlı bir şekilde düşüyor.
Memel’e ilerlerken ikmal sorunu yaşadığımı fark ediyorum. Bu noktada demiryolu inşa edemem, sanayim zaten ucu ucuna işi götürüyor. Bu sebeple en yakındaki ağı motorize ediyorum. Durumun tam olarak çözüldüğü söylenemez ancak bir miktar iyileşme yaşanıyor.
Kasım ayı ileri geri yaparak geçiyor. Ben Königsberg’e ilerlemeye çalışırken Almanlar da güçlerini topluyorlar. Allenstein’de yeni bir ikmal merkezi ediniyorum.
Saldırı iyice şekillenmeye başladı, oldukça etkili bir şekilde ilerliyorlar. Bir an evvel Königsberg’i düşürmeliyim. Açıkçası vaziyet pek iyi görünmüyor, ancak her karanlık beraberinde kahramanını getirir demişler. Benim kahramanım ise Romanya.
Yukarıda Romanya’nın Polonya’nın yardımına geliş görselini görüyorsunuz.
Komşularımı bana destek olmaya ikna ettim, bu şekilde sadece takviye birlik değil, aynı zamanda bir umut ışığı ediniyorum. (Twilight’tan daha iyi bir aşk hikayesi.)
Romanyalıların yardımıyla kaybettiğim bazı toprakları geri almayı başarıyorum ancak Almanlar Memel’e orta zırhlı tank göndererek beni geriletmeyi başarıyorlar. Tanklara yerleştirdiğim otomatik toplar bu tanklara karşı koyamıyor, ikmalim hızlı bir şekilde eriyor.
Bir miktar XP harcayarak Quick Improvisation’u açıyorum. Bu şekilde bir dizi saldırı düzenleyerek Memel’i tanklardan ayırmayı başarıyorum. Son gücümle köşeye sıkışmış Memel’i ele geçirip cephede istikrarı sağlıyorum.
1940 – Reich’in Sonu
Königsberg’i hallettiğime göre şimdi tüm gücümle Almanya cephesine dönebilirim. Poznan ve Lodz, sanayi bölgeleri olmaları sebebiyle ilk hedefim olacak.
Saldıran tarafta ben olduğum için mareşal Marian Rukiei’yi ordunun başına geçiriyorum.
Ardından saldırımı planlıyorum. Polonya cephesine ikmal taşıyan demiryolları 3 yerden destek alıyorlar. Buraları kesmem durumunda Almanlar ya geri düşecek, ya da lojistik bazlı dezavantajlar alacaklar.
Bunlardan ikisini ele geçirmem durumunda Almanlar Poznan’dan çekilmek zorunda kalacak. Ardından deniz yoluyla limanları ele geçirerek Berlin’e yürüyebilirim.
Güneyde, Brno yakınlarındaki ağ da kesilebilir gibi görünüyor. İlk saldırımda başaramayabilirim ancak yapabileceğimi düşündüğüm takdirde deneyeceğim. Şimdilik hedefim kendi topraklarımı geri almak, bu sebeple sadece 2 ağa odaklanıyorum.
Macaristan yine Macaristanlığını yapıp bana savaş ilan edince ordularımın önemli bir kısmı ikmal sıkıntısı çekmeye başlıyor. Buna karşılık özgür kalan orduyu demiryollarına gönderiyorum. Bir anlık işler kötü gidiyor gibi görünse de, bu hamle yeni fırsatlar doğuruyor.
Tanklarla birlikte koordine bir saldırı düzenleyerek Poznan’ı geri alıp, Berlin demiryolunun önünü kesiyorum. Romanya güneyde Macaristan’a karşı zorlanırken tank gibi görünen yarış arabalarım fırsatı iyi değerlendiriyor ve…
Geçici bir zafer, tankın yanında destek birlikleri yok ve demiryollarını koruyabilmiş değilim. Ek birlikler gönderip Berlin’e zamanında ulaşabilmelerini umuyorum.
Çok geçmeden tankın etrafı sarılıyor ve imha ediliyor. Yine de cepheden yeteri kadar birliğin geri çekilmesini sağladım, ikmal hatları haddinden fazla yayıldığı için ilerlememi yavaşlatıp demiryollarına odaklanıyorum.
Taktik olarak fazladan savunma vermesi için Elastic Defense’i seçiyorum. Açıkçası Blitz’i seçmek isterdim.
Ama Blitz’ten yararlanacak tanklara henüz sahip değilim. Belki gelecekte bir taktik değişikliği yapabilirim.
Almanlar hile hurdayla Norveç ve İsveç’te toprak edinmeyi başarmışlar. Orayla ilgilenmesi için küçük bir birlik gönderiyorum. Tek yapmam gereken Alman limanlarını ele geçirmek, bu limanları koruyan Alman birlikleri olsa da benim için kolay hedef oluyorlar.
Tahmin ettiğim gibi Sovyetler harekete geçiyor ve doğuyu talep ediyor.
Her ne kadar bu zamana kadar bunu bilerek hareket etmiş olsam da, onlara son bir güzelliğim olacak.
Üçüncü Reich’in sonu yaklaşırken, şimdi Sovyetlere karşı planlara başlamam gerekiyor. Savaşın başında tasarladığım tanklar Kızıl Ordu’ya karşı iş yapmaz, bu sebeple yeni tasarımlar oluşturuyorum.
Yüksek atış hızına sahip, Piercing odaklı bir tanksavar.
Orta topa ve ıslak cephaneliğe sahip ana muharebe tankı.
Uçaksavar
Alev silahlı tank (bunlar Şehir, Vahşi Orman, Kale ve Ormanlar için saldırı bonusları veren destek bölükleri ve mühendis kullanıldığında kullanılamıyorlar.)
1942 – Mihverin Sonu
1942’nin ilk aylarında Almanya nihayet teslim oluyor. İkmal sıkıntıları yaşamaya başlıyorum, bunun bir sebebi motorizasyon için kamyonlara sahip olmayışım, bir diğeri ise muharebe alanındaki birlik sayısı.
Son düşen şehir Viyana oluyor, işbirlikçi hükümet için iyi ki zaman ayırmışım öbür türlü yeterli zafer puanına ulaşmam mümkün değildi.
Tanklarımla birlikte Macaristan ve İtalya’ya dönüyorum. Tabii ki Romanyalı dostlarımı kurtarmak için ilk hedefim Macaristan oluyor (İtalya’ya odaklanmam gerektiğinin ben de farkındayım ancak Romanya ile artık duygusal bir bağım var). Alman güçlerinin stratejik demiryollarını ellerinde tutmaları ikmalin bu yeni cepheye akışına mani oluyor.
İkmal meselesini çözdükten sonra İtalya’yı hızlıca işgal ediyorum, zaten birliklerinin büyük bir kısmını Almanya’da kaybetmişlerdi.
Savaşa genel olarak baktığımızda, verdiğim zayiatın büyük bir kısmı (%90’ı) savaşın erken döneminde zorlandığım süre zarfında verilmiş gibi gözüküyor.
Barış konferansından sonra vaziyet savaş esnasında olduğuna benzer bir hal alıyor. Tek fark Slovakya oldu.
Büyük küstahlık. Neyse, gittiğimiz yerde onlara ihtiyacımız olmayacak. Şimdi vakit Doğu Polonya’yı geri alma vakti.
1943 – 1946 – Sessiz Geçen Yıllar
Birkaç yıl ileriye sardığımızda ordumu Sovyetlere göre yeniden tasarlamış durumdayım. Almanların yenilmesinden bu yana dünyada pek bir gelişme yaşanmadı.
Tank ordum ve onları takip edecek mekanize birlikler hazır ve nazır.
Üretim maliyetinde geliştirmeler yaparak, mekanizasyon maliyetini aşağı çekmeyi başardım.
Aynı zamanda destek olarak bazı demiryolu silahları da ürettim.
Tank şablonum bu şekilde görünüyor.
Planım Kiev hattı üzerinden Moskova’ya yürümek, bu rotada arazi genellikle ova.
Kuzeyden olabildiğince uzak durmak istiyorum zira oralar çamur ve bataklıktan ibaret. Bu da saldırıyı zorlaştıran bir faktör.
Ordumun bir kısmını Burgas’a (Bulgar kıyısına) gönderiyorum (en başta Bulgaristan’dan o parçayı alma sebebim buydu), yüzen limanlarla Bakü’yü ele geçirip Sovyetlerin petrol üretimini aksatmak istiyorum. Miedzymorze’yi kurup Türkiye’yi paktıma davet ettim.
Tak tak, evde kimse var mı?
Başarılı bir şekilde Bakü yakınlarındaki kıyıları ele geçirmeyi başardım. Bazı tümenler limansız bir şekilde çıkartma yaptılar, şimdilik yüzen limanlara sahip olduğum için ikmal sorunu yaşamıyorum ancak kalıcı bir çözüm olarak liman ele geçirmeliyim.
Türkiye’de konumlanan taşıma uçaklarım havadan ikmal aktarıyor, bu da sıkıntı yaşayan bölgelere destek sağlıyor.
Karada ciddi bir direnişle karşılaşsam da, yüzen liman yıkılmadan gerçek bir liman elde etmeyi başarıyorum ancak Bakü’yü ele geçirmem çok zor görünüyor. Bu esnada Sevastapol’un saldırıya açık olduğunu görüyorum, 4 tank ile Sovyetlerin güney cephesinde büyük bir ordunun etrafını sarmayı başarıyorum.
Güney cephesi çökerken Sovyetler Bakü’deki birliklerini geri çekiyorlar.
Bu esnada Doğu Polonya’ya devasa bir hava muharebesi yaşanıyor. Düşman trenlerimi bombalamaya çalışırken, benim trenlerimin büyük bir kısmı savaş sebebiyle masraftan kısıldığı için bombardımana ve kesintiye daha açık durumda.
Kafkas cephesinde bir ikmal hattının tamamını kesebileceğim bir fırsat görüyorum. Tüm cephe tek bir hattan ikmal alıyor, orayı ele geçirmem Sovyetleri Stalingrad’a geri çekilmeye zorluyor.
Yılın sonuna yaklaşırken Sovyetlerde önemli kazanımlar elde etmiş durumdayım fakat Moskova’ya ilerlemem her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bryansk şehri çok iyi savunuluyor ve şehirlere başka arazilerden çapraz saldırılar düzenlemek pek etkili olmuyor. Burada ilerlemem için ele geçirmem gereken bir ikmal ağı yer alıyor ve hali hazırda ikmal sıkıntıları çekmeye başlamış durumdayım.
Bir süreliğine durup demiryollarını inşa edip, 2 tane daha atom bombası atıyorum. Cephede oluşan açıktan yararlanıp tanklarımla Moskova’ya ilerliyorum.
Ocak ayında olmamız sıkıntı yaratmaya başlıyor, Moskova’nın etrafındaki birçok bölge karlarla kaplı durumda. Kızıl Ordu neredeyse tükenmiş vaziyette. Bir süre sonra Moskova düşüyor.
Bu süre zarfında İsveç ve diğer müttefik güçlerin saldırısıyla Leningrad da düşüyor. Rostov’un etrafı sarılıyor, bu da Stalingrad’ı savunmuş güneydeki ordunun önemli bir kısmının etrafının sarılması anlamına geliyor.
1947 – “Lütfen Artık Teslim Ol” Yılı
Stalingrad’ı savunan ordunun büyük bir kısmı imha edilmiş olsa da, Sovyet hava kuvvetlerinin önemli bir kısmı hurdalıkta yatıyor olsa da, Kızıl Ordu hala demiryollarının önemli bir kısmını kontrol ediyor.
Stalingrad’ı dümdüz saldırarak almak imkansız, bu sebeple Stalingrad’ın etrafını savunan piyadelere odaklanıyorum. İkmalin iyileşmesiyle birlikte son saldırıyı düzenleyip şehri düşürüyorum. Sovyetler teslim olmak üzereler.
Stalingrad’ın düşüşü öncesi zayiatlar.
Hikayemiz buraya kadardı, olabildiğince çok mekanik tanıtmaya çalıştım. Umuyorum okumaktan keyif almışsınızdır. Şimdi vakit gerçek dostu ödüllendirme vakti: